NEFES ve KOVİD19

Mustafa KARADAĞLI / Eğitimci-Yazar

02-11-2020 02:30

Bu gün dünyanın en büyük belası Kovid virüsüdür. O denli tehlikeli ve insanlığın başına beladır ki bunu bela eden yine insanın ta kendisidir. Çünkü bu virüsün halen sentetik yapısının olduğunu düşünenlerdenim. Bazen bir musibeti yaşamak vucutta büyük tahribat yaratsa da nelere kadir olduğunu görmek ruhsal ve fiziksel kazanımlarını muhasebe ettiriyor insana.


SÜREÇ NASIL İŞLİYOR
Öncelikle tedbir alınmalı, ama nasıl? Maske, mesafe, hijyen bir de kolonya var tabi… Yeterli mi? Belki kısmen yeterli, lakin çok daha fazlasına ihtiyacımızın olduğunu düşünenlerdenim.
Bu gün halen birçok insanın kendini  kandırdığını görmek şaşırtıyor. Gerek eğlence yerlerinde, restoranlarda, cafelerde çalışanların çoğu maskeli, ne güzel diye düşünebilir insan, peki içeride oturan kalabalıkta maske var mı? Hayır, üstelik imtiyazlı gibi görünen o insanların hepsi kurban…
Bu virus en zayıf anda pazarda, cafede, eglence yerinde, otübüs, toplu taşıma ya da kapalı farklı bir alanda bulaşıyor. Öncelikle vucutta halsizlik, sırt ağrıları,  eklemlerde yorgunluk ve ağızda garip bir kuruluk hissi duyuyorsunuz. Bunu havalara yorumlamak çok kolay, üşütmüş olabilirim diye düşünebilir insan. Bir iki gün sonra ateş hissi doğuyor, 37-38 derece arası gidip gelen sıcaklık hissi. Sıradan bir doktora gidip antibiyotik yazdırmak kolay çünkü pandemi hastanesi için 38 dereceyi geçen bir ateşe ihtiyaç var ve siz az ateşle yola devam ediyorsunuz. Sonra kullandığınız antibiyotikle geçmeyince donanımlı olmayan bir hastaneye gidip serum takviyesi yapabilirsiniz ya da şüphelenip Covid testi de yaptırabilirsiniz. Lakin piyasada yapılan sıradan testlerin çoğu sahte, yurt dışına giden sürüyle insanların bir saat içinde aldıkları raporların neredeyse tümü negatif olarak sonuç bildirgesine yansıyor, sizin paranızı alıp Covid değilsiniz diyorlar.
Geç kalmış ve ateşiniz 38-39 arası gidip gelmeye başlamıştır bile. Dayanacak gücünüz ve takatiniz kalmadığını düşünerek pandemi hastanelerdeki doluluğu da düşünerek özel bir hastaneye gidip muayene olduktan sonra kapsamlı kan tahlili akciğer filmi ve idrar tahlili yaptırdığınız an bir anda herşey ortaya dökülüveriyor, tabi biraz gecikmiş olarak…
Kovid pozitif ve siz bitiksiniz, bu durumda hastaneye yatırıyorlar. Artık gözünüz hayalle gerçeği karıştırıyor, kolunuz kanadınız kalkmıyor, ateşiniz yüksek, yataktan doğrulacak haliniz yok. Hatta tuvalete gidecek durumunuz bile yok, nefes sıfır, sürekli ağzınızda oksijen takviyesi yapılıyor. Akciğer, kanatları şişmiş ve birbirine yapışmış, kristalleşme hava almasını engelliyor, bu durumda nefes almak isteseniz bile almanız mümkün değil, odanıza giren uzaylı kıyafetli insanların sadece suliyetlerini görebilirsiniz. Anı kurtarmanın peşine düşüyorsunuz. Sağa sola dönmek mümkün değil. Gelen yemekler geri gidiyor yemek yiyecek nefes, iştah yok. Telefonunuz yan sehpada çaldığını duyuyorsunuz. Gözleriniz bulanık. Sürekli farklı serumlar, kan alıp vermeler, daha yığınla müdahale ediliyor size. Eriyorsunuz… Bulunduğunuz katın tümü pandemi katı, gecenin birinde ses duyuyorsunuz, hemşirelerden biri bağırıyor. "Haber verdim gelip cenazeyi alın diye ama gelen yok!" diyor. Tam da o anda yarım yamalak baygın halde hayal dünyanızla kendinizi sorguluyorsunuz, sanki ölmüşünüz ve gelip size alacaklarmış gibi bir his... Ben kimim? Bütün bu yaşananların anlamı nedir? İyilik, sevgi ağaç, çiçek, böcek, kuşlar daha size yaradan,  varlık nedeniniz, aklınıza çok şeyler geliyor. Kendinizi sorguluyorsunuz. Araftasınız. Yaşam boyunca ne kadar iyi ya da kötü olduğunuz an an gözlerinizin önünüzde,  zihin hızla muhasebeye başlıyor bile…
Soluk alınan havanın dünyadaki bütün servetlerden daha kıymetli olduğunu anlatan dehşet bir virüsle insanoğlu karşı karşıya. Akciger, fonksiyonel görevini yerine getiremeyince Crp kendiliğinden yükseliyor, diğer organlar da buna bağlı olarak görevlerini aksatmaya başlıyor. Ve göz göre göre siz tüm çabalara rağmen daha da bitime gidiyorsunuz. Günler geçiyor. Tam da bu esnada yaşama tutunmak için, sevdiklerinize kavuşmak için, dahası alacağınız soluğun inancıyla kendinizi zorluyorsunuz. Biraz daha havayı oksijeni içime çekeyim diyorsunuz, soluksuz kalsam da bir lokma yiyeyim diye hayatın en büyük tutunma çabasını ortaya koyuyorsunuz. İğneyle kuyu kazar gibi saatler günler boyu milim milim yapışık akciğere hava girsin ve açılsın diye ölümüne mücadele veriyorsunuz. Size yüklenen ilaçlar plazmalar ve tahlillerin haddi hesabı yok. Siz, var veya yok olmanın kıyısındasınız.
Dünyadaki yazgınız bitmemiş ise milim milim hayata tutunarak bu beladan kurtuluyor ve hastaneden taburcu oluyorsunuz lakin geride inanılmaz kilolarınızı bırakarak. Pantolonunuzdaki kemerden en az üç delik daha açmanız gerekiyor, yoksa üzerinizden kesinlikle pantolonunuz düşecektir. Yeniden yemek yemeyi, yeniden nefes almayı, yeniden yürümeyi yeniden hayatı anlamlandırmayı adım adım öğrenmeye başlıyorsunuz.
Evet Kovid 19'un çok belirgin ilacı ve tedavisi henüz yok, lakin çok dikkat etmek gerekiyor. Bağışıklık, kalabalıklardan uzak durmak, mesafe, hijyen, maske hayati konular.  Ve en önemlisi kendinizde bulgularını hissettiğiniz an hiç zaman kaybetmeden muhakkak ama muhakkak donanımlı bir hastanede çok yönlü test yaptırmak gerekiyor, aksi taktirde süreç vahim mi vahim…

DİĞER YAZILARI Merdivenin son basamağı gibidir yaşlılık… Zirvedesinizdir ve kulaklarınıza çarpan bir sonbahar esintisidir… 01-01-1970 03:00 ÇOCUK VE RAMAZAN 01-01-1970 03:00 SİLAHLI SAVAŞ DÖNEMİ 01-01-1970 03:00 TOSUNCUKLAR CENNETİ 01-01-1970 03:00 SİVEREK'İ ÇİZMEK 01-01-1970 03:00 TALİM ve TERBİYE BAŞLARKEN 01-01-1970 03:00 MEVSİMLİK ÖLÜMLER 01-01-1970 03:00 HER KONUDA YAZMAK 01-01-1970 03:00