SİVEREK'İ ÇİZMEK

Mustafa KARADAĞLI / Eğitimci-Yazar

23-10-2020 02:10

Sonbaharın tozlu günlerine denk gelir Siverek'in bağbozumu... Hazan rüzgarlarıyla asma ağaçlarındaki Şire Üzümleri dallarında savrulup durur. Cam gibi Şire Üzümü, tüm heybetiyle seslenir: "İşte buradayım, işte buradayım!"
Sıcakların kemale ermesiyle Şire Üzümü de kemale erir ve kerge  hazırlıklarına başlanır. Beyaz kerge toprağı hazırlanır bir yandan, öbür yanda kerge kazanları kalaylanır...  Sabahın seherinde yola düşer kergeciler, emekçiler, bağ sevdalıları … Üzümler toplanacak, arabaya taşınacak, eve getirilecek, çuvallarda ezilip kazanlarda kaynatılacak... Buna zaman mı yeter? Buna güç mü yeter? Ama her şeye rağmen Siverek'te bağbozumu bir başka güzeldir. Güneşin ilk ışıklarıyla beraber, taze Şire Üzüm kokusu sarar mahalleyi; kocaman kazanlarda pelok  buhurdanı aylarca tüter Siverek semalarında…
Mahalleye pelok dağıtır İmhan Teyze; pelok'a  susam serper Seydo Dayı... Mahallenin tüm kadınları, kazanın etrafını sarar, çarşaf taşır, pekmez taşır, kesme taşır... Siverek'te kerge kadim bir dostluktur hazan mevsiminde. Hasret kokan  bir imecedir bağbozumu Siverek'te...  Çarşaflara dökülen pelok'tan pestil yapılır, ince ince nakışlanır... Ay ışığında dama serilir, bir evlat gibi kurttan-kuştan muhafaza edilir...  Nazlı bir kız çocuğu gibidir pestil, sevilmek ister, yarenlik ister, şefkat ve bakılmak ister...
Kesmeler, sucuklar pekmezler… Ay ışığında kışa hazırlık, güneş kavruğunda yanık bir yüzdür kerge mevsimi. Bir masaldır cevizli sucuk, peloka banmış bir devek'tir  kerge… Susamlı  mayhoş  Siverek pestili,  hasret çeken genç bir annede, gece aşermesidir.
Şimdi, o güzel kerge manzaralarından bir eser yok. Yok artık o eski Metta İmhanlar Apê Seydolar... Yeni nesil, hiç bilmez ne neyin nesidir kerge... Sağımızı solumuzu beton yüzeyler,  kesmenin yerini lolipop, pekmezin yerini ligth kolalar aldı. Kökten budandı bağlar, Şire Üzümü viran... Yankılanmıyor artık kulaklarda bağbancının düdüğü... Şairler mısralarına şunları da eklesin: "o eski kergeden eser yok şimdi..."  Öylesine betonlaşmış ki ruhumuz, öylesine kararmış ki umutlarımız,  geçen pelok mevsiminden haberimiz yok!
Elmas kıymetinde demografik bir yapıdır Siverek. Kavimlerin buluşma noktası olmuş zamanında. Siva+vorka... Siyah+taş... Siverek...  Ermeni bir ustanın elinden siyah bazalt taşın aldığı yoncadır Siverek. Usta Yanê'nin ördüğü taş duvardır kara yazılı Siverek...
Kavimler Mozaiği… Hepsi birbirinden değerli kadim bir yapı. Hepsinin birbirlerinden beslendiği bir kültür, original bir sit alanı...
Baharda, Karacadağ'da kara bazalt taşlarla birlikte büyümüş kara kenger… Sonbaharda Bucak'ta fettan gözlü mayhoş nar… Çermik Havzasında kormit   ve taze peynir…  Karakeçi'de "Lal Kızılı" topraklara serpilmiş mercimek. Terra Rosa... Bir zamanlar bağlarla kuşanmış Siverek, Seyyidahmet'in'  şövalesinde  doğal bir resim atölyesidir...
Karacadağ, ayaz olur seher vakti. Kara bıyıklı çobanın omuzundaki kara kuzunun kürküdür Karacadağ… Sevdalılar, umut taşır yüreklerinde, belki bugün, belki yarın… Çalacak bir gün talih, Şeyho'nun kapısını... Açacak bağrını  kara bazalt toprak ve haykıracak insanlığa: " işte buradayım, işte buradayım!..."
Kışı çetin, insanları metindir Karacadağ'ın. Yılın ilk karıyla taze bir  gelin gibi süslenir Karacadağ. Alnı kırış kırış Eşkıya Koçero'yu  bağrında saklar kara bazalt... Hain bir pusudur bazalt,  puslu gecelerde... Mert yüreklerin ovasıdır kara taşlı Karacadağ...

DİĞER YAZILARI Merdivenin son basamağı gibidir yaşlılık… Zirvedesinizdir ve kulaklarınıza çarpan bir sonbahar esintisidir… 01-01-1970 03:00 ÇOCUK VE RAMAZAN 01-01-1970 03:00 SİLAHLI SAVAŞ DÖNEMİ 01-01-1970 03:00 TOSUNCUKLAR CENNETİ 01-01-1970 03:00 NEFES ve KOVİD19 01-01-1970 03:00 TALİM ve TERBİYE BAŞLARKEN 01-01-1970 03:00 MEVSİMLİK ÖLÜMLER 01-01-1970 03:00 HER KONUDA YAZMAK 01-01-1970 03:00