https://www.irfangazetesi.com/files/uploads/user/-6d2f78d9c2.jpg
Av. Şeyhmus İNAL

YENİ ANAYASA HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORUM

24-01-2017 23:38

Anayasa bir toplumun uzlaşma sonucu vardığı ortak iradenin adıdır. Toplumun tüm kesimleri, katmaları, sınıfları, farklı etnik ve düşüncede olan kesimlerin ortaklaşa vardıkları belgenin adı Anayasadır.

Anayasalar hazırlık aşaması içeriği kadar önemlidir.

Anayasa hazırlanırken, düzenlenirken toplumda yeterli ve tüm kesimlerin katılacakları bir değerlendirme, tartışma, fikir beyan etme ve taslak sunma imkanı olması gerekir.

Ülkenin özgür üniversitelerin hukuk fakülteleri, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, barolar ve bilim dünyası mutlaka bu hazırlık aşamasında özgür ve bağımsız yerini alması gerekir.

Anayasalar bilinen şekli ile yasalar erki içinde en üste olan toplumun yazıya, belgeye dönüşmüş ortak iradesidir.

Hazırlık aşamasında bu nedenle toplumun tüm seslerine kulak verilmeli ve toplumun tüm kesimleri hazırlık aşamasında yer almalıdır.

Hazırlık aşaması tamamlandıktan sonra toplumun tamamının benim iradem budur, ben böyle bir anayasa istiyorum, çağdaş, modern, insan haklarını korumaya alan, hak ve özgürlükleri güvenceye alan, insan onuru odaklı metin kaleme alınmalıdır.

Anayasanın ruhu eşitlikçi, özgür, demokrasi ve insan haklarına dayanan, insanın onuruna üstünlük tanıyan, bireyi devletin güçlü varlığı ve devletin kurumsal yapısına karşı koruyan, kollayan emreden bir metinin ortak adıdır.

Anayasa bir ırka, bir düşünceye, bir mezhebe, bir fikre, bir iktidara, bir yapıya göre tanzim edilemez.

Toplumda yaşayan tüm kesimlerin bu anayasa metnini okurken, uygularken işte bu anayasa benim anayasamdır, ben içinde yer alıyorum, beni temsil ediyor, beni koruyor, ben herkesle eşitim, yoktur birbirimizden farkımız anlayışı ile hazırlanmalıdır.

Yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız ve bu erklerin birbirini denetlediği bir yapıda olmalıdır.

Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı, yasamanın yürütmeye bağlı olduğu veya bu üç erkin birbirinin içine girdiği, bağımsız olmadıkları durumlarda hak, hukuk, adalet, can ve mal güvenliği, insan hakları ve onurundan bahsetmek mümkün değildir.

Erklerden birisinin üstünlüğü tüm yapıyı bozar ve hukuk devletinden, adaletten insan haklarının anayasal güvenceye almadan bahsedilemez.

Türkiye'de 1921 anayasasından başlayarak 1924, 1961, 1982 anayasaların hiç biri bu toplumda yaşayan tüm halk ve halkların ortak iradesini, özgür iradesini temsil etmemiştir. Bu anayasaların tamamı olağanüstü durumların, hallerin, sıkıyönetimlerin eserleri olarak ortaya çıkmışlar ve halka dayatmışlardır. Halk zorla kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu anayasalar içinde kısmen 1961 anayasası içerik bakımından birey özgürlüklerine, özgür üniversitelere, özgür örgütlemeyi kısmen içerse de, genel itibariyle toplumun bir kesimini ön plana çıkaran, toplumun diğer kesimlerini inkar ve yasaklayan bir anayasaydı.

1982 Anayasası bir askeri anayasaydı.

Bu anayasaları tamamı ve özü itibariyle sistem olarak Fransız parlamenter sitemini referans alan bir idari yapıya dayanıyordu. Şekil olarak Fransız sistemine göre dizayn edilmiş olmasına rağmen içeriği inkarcı, yasakçı, militarist ve yasakçı bir anayasadır. Hak, hukuk, özgürlüklerden bahseder VE eki le tüm özgürlükleri inkâr eden, yasaklayan birer olağanüstü hal anayasaları idi.

Yakın tarihte 14 yıldır iktidar olan Ak Parti ve diğer tüm muhalefet partilerin seçim vaatlerinin başında gelen özgür, sivil, hukuk ve demokrasiyi esas alan, insan odaklı yeni bir anayasa vaatleri vardı.

Gelinen noktada yine olağanüstü bir dönemde, toplumun tüm katmanlarını içermeyen sadece AK parti İLE MHP'nin ortak bir iradesi olarak yeni anayasa değişikliği parlamentoya sunulmuş ve ilk turda aranan 330 oranını bulmuştur.

Bu güne kadar var olan anayasalar CHP'nin statükocu yasaklayıcı anlayışı ile Türk -İslam sentezinin tek dil tek ırk anlayışının ortak iradeleri idi.

Yeni anayasa hazırlık aşamasında Üniversiteler susturulmuş, muhalefet denetlenmiş, sivil toplum kuruluşları dışlanmış bir ortamda bu değişiklikler kaleme alındı.

Var olan parlamenter sistem ve uygulamaları evet bu toplumun temel sorunlarını hal etmemiştir. Ancak bu sorunları hal edemeyen bu sistemin yerine getirilen sistem ne getiriyor ona bakmak gerekir.

Bu değişiklik yapılırken KÜRT SORUNU, KÜRT DİLİ, KÜRT VARLIĞI, KÜRTLERİN SOSYAL; İNSANIHAKLARINI, DİLİNİ, YÖNETİME KATILMA HAKKI ve ALEVİLERİN Yönetime katılama hakları konusunda yeni bir düzenleme getirmiyor.

Başkanlık siteminin olmasa olmazı Yasama, yürütme ve Yargının birbirinden bağımsız olması ilkesine uyulmuyor. BAŞKANLIK SİSTEMİNİN DÜNYADAKİ EN İYİ UYGULAMA ALANI ABD'dir.

Başkanlık siteminde FEDERAL BİR YAPI olmalıdır. Ülkenin genel güvenliği ve mali politikalar dışındaki tüm yetkilerin yerel yönetimlere devredildiği,VALİLLERİ, KAYMAKAMLARI, EMNİYET MÜDÜRLERİNİN HALK TARAFINDAN SEÇİLDİĞİ, EĞİTİMİN, SAĞLIĞIN VE DİĞER TÜM İNSANI HİZMETLERİN YEREL YÖNETİMLERE BIRAKILDIĞI ÜLKELERDEKİ BAŞKANLIK SİSTEMLERİ DOĞRU VE BAŞLARI YÖNETİM ŞEKİLLERİDİR. BU YAPIDA YAPILACAK BİR ANAYASA DEĞİŞKLİĞİ TÜRKİYENİN TÜM SORUNLARIN TEMELDEN ÇÖZEBİLİRDİ. HER ŞEYİN ANKARADAN BELİRLENMEDİĞİ VE YÖNETİLDİĞİ, YETKİLERİN PAYLAŞILDIĞI VE YEREL YÖNETİMLERE DEVREDİLDİĞİ BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TÜRKİYENİN TEMEL İNSAN HAKLARI SORUNUNU, DEMOKRASI SORUNUNU, BİREYLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ,İNSAN ONURUNU, TEMSİLYETİ BELİRLERKEN AYRILIĞINI FEDERAL YAPILI, İKİ MECLİSLİ, YEREL PARLEMENTOLARIN YERELİ TEMSİL ETTİĞİ BİR BAŞKANLIK SİSİTEMİ DOĞRU BİR SİSTEM OLURDU.

Getirilmek istenilen yeni başkanlık veya BAŞBAKANLIK SİSTEM BU TOPLUMUN YÜZ YILLIK İDARİ, YÖNETİ, İNSAN HAKLARI, DEVLETİN BİREY KARŞISINDAKİ ERİŞİLMEZ GÜÇLÜ ÇÖZMÜYOR. ANKARAYI MERKEZİ YAPIYI VE TÜM KARAR MEKANİZMALARINI ANKARAYA VE BİR ŞAHSA İNDİRGİYOR: BİR ÜLKEDE YETKİLER EŞİT VE ADALETLİ PAYLAŞTIKÇA VE YEREL YÖNETİMLERE GÜÇLÜ OLDUKÇA ANCAK DEMOKRASI, İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ GÜVENCE ALTINA ALINABİLİR.

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI