Yazının başlığında bir yanlışlık yok, bazılarımız bilmeden, sevdiklerimizi bencilliğimizle, anlayışsızlığımızla ve vurdumduymazlığımızla onları uçurumun kenarına getirip ellerimizle bırakıyoruz.
Yazının amacı kimseyi suçlamak ve kırmak değil, amaç yazıyı okuduktan sonra sevdiklerimize neler yaptığımızın bir muhasebesini yapmamıza vesiledir.
Son günlerde intihara teşebbüs ve intihar vakalarında artış var. Gazeteci olarak mümkün olduğu kadar bu intiharları yazmamaya çalıyoruz. Yaşanan ölümlere kayıtsız kalmamak adına Siverek'te yaşanan intihar vakalarına, bu yazımla dikkat çekmek istiyorum.
Elimde resmi bir veri olmadığı için 2013 yılında ilçe merkezi ve kırsalında intihar teşebbüsü ve ölümle sonuçlanan vakaların sayısını bilmiyorum.
İşin uzmanı olmadığım için neden intihar ediyorlar sorusuna bilimsel cevap veremeyeceğim. Fakat yaşanan bir intihar olayından yola çıkarak toplum bireylerinin insanları nasıl farkına varmadan ölüme götürdüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Vardır elbet bir insanın canına kıymasının nedeni, meseleye bilimsel gözlükle bakmasak ta, insanı tatlı canından eden yüzlerce nedeni sıralayabiliriz.
Toplum olarak maalesef bilimsellik ve gerçekçilikten çok arabesk yanımız ağır basar, belki şizofrenlik bir yaklaşım olacak, fakat acılarla beslendiğimiz bir gerçek.
Aşk acımızı şarkılara, şiirlere konu ederiz, yaşadığımız zindanı, işkence haneyi, çektiğimiz sıkıntıları ölüme ramak bırakacak cümle ne varsa dökeriz mısralarımıza.
Belki birileri mutluluğun şiirini yazıp fotoğrafını çizmiştir, fakat ne hikmetse silik gözlerle bakarız mutluluk anlarımıza...
Bilim adamları intihar psikolojisini anlatmıştır anlatmasına, biz ne kadar bu psikolojiyi algılıya bilmişiz onu bakmak gerek.
Bazılarına göre; İntihar onurlu bir davranış, isyanın diğer adıdır.
Bazılarına göre; Başkaldırının, sevdiklerine acı çektirmenin intikam yoludur intihar.
Bazılarına göre; Başkalarının acısını dindirmektir, işsizlik yoksullun adıdır, var oluşunu yok etmenin adıdır.
Bazılarına göre; İntihar acizliğin, yenilginin, kaçmanın, terk etmenin diğer adıdır.
Bazılarına göre; Âşık olup kavuşamamanın son halidir.
Hepimiz insanız, yenildiğimiz duygular, içinden çıkamaz sorunlarını yaşayabilir, yalnızlık denizinde boğulma hissine katılabiliriz, bu duyguları yaşarken bazen intihar gözlerimden özgürlüğe, kanat çırpan bir güvercinin fotoğrafı kadar güzel görünse de, ardından kendimi toparlayıp " inadına yaşamak, inadına sevdanın yakasına yapışmak" diyorum.
İhanetleri, sırtımda his ettiğim dost hançerlerine rağmen beni seven, ardımdan gözyaşına boğulacak sevenlerim yaşarken öldürmemek adına, dayan diren diyorum!..
Dikkat ederseniz sevdiklerimi gözyaşlarına boğmamak adına diyorum. Demek ki uğruna yaşayacağım sevgisine inandığım insanlar adına yaşamaya devam diyorum.
Yazımın başlığında da yaşanan bir intiharın ardındaki gerçeği olduğu gibi yazıp sevdiğimiz insanları toplum olarak nasıl ölüme sürüklediğimizi anlatmaya çalışayım.
Olayın üzerinden 40 gün geçmemiş. Yani ateşli bir silahla yaşamına son veren erkek kardeşimizin kırkı dolmamış.
Kardeşimiz Siverek'e bağlı bir köyde yaşıyor. Küçük yaşlarda geçirdiği bir kaza sonucu vücudunda izi bırakan yaralar olmuş. Yaralar zamanla iyileşmiş acısı bile kalmamış. Bu kardeşimiz büyüyüp insanların o alaycı bakışlarını üzerinde his ettiği zaman yıllar önce dinen acıları tekrar başlamış. Geceleri el ayak çekilince kendisini hor görenlerin ardından attığı kahkahalar kulaklarında çınlamış. Uykularını bölmüş kendini bilmezlerin alaycı bakışları. Kaç gece intiharı düşünmüş. Her seferinde annesinin yaralarına kondurduğu o içten öpmeleri engel olmuş intihar düşüncesine.
İnsanların alaycı bakışları her yıl biraz artarak devam etmiş. Ve bir gün insanlardan intikam alırcasına ölümü seçmiş.
Şimdi oturduğunuz yerden düşünün sevdiklerinizi?
Onları yaşatmak, inadına yaşama tutundurmak ve ölümün uçurumuna getirip getirmediğinizin muhasebesini yapıp, vicdanınızın size gösterdiği yolda yürüyün göreceksiniz o yol insanlığa çıkıyor.
Zaten yaşadığımız tüm sorunların kaynağı insanlık yolundan sapmamız değil mi?..