Bugün gözlerimle bakıştım. Uzuuun uzun. Yok, öyle kaz ayaklarıma falan bakmadım. Takılmadım işin o kısmına. Gözlerimin ardındakilerle konuştum. Neler gördün? neler yaşadin, diye sordum. Hatırlat da hatırlayayim. Göz göze geldiklerimi hatırlamaya calıştım. Annemin çocukluğumuzdan beri tembihidir "erkeklerle gözünün içine bakarak konuşulmaz ,ayıptır." O yüzden konuşurken gözünün içine baktıklarım coğunlukla kadındı. Yazık ki gözunun içine bakarken gönlünün içini göremediklerim de kadindi. Gözümün yanındaki kaz ayaklarının oluşmasına sebep kahkahalarımın ortağı da hep kadınlardı.
Gözlerimden sonra gönlümle konuştum "yorgun musun sahiden, diye sordum. Bilemedi önce . Ben biliyordum .Yorgundu. "Kazandıkların kaybettiklerinden cok ise yorgunluğu anlamiyorsun"dedi. Kazandıklarım kaybettiklerimden çok muydu? Dost kazandım aile kazandım para kazandım ... ya kaybettiklerim ? İnancımı, sevgimi, güvenimi kaybettim. Tarttım terazide. Yenişemediler.
En son kafamla konuştum. Memnun musun benden, diye sordum. Memnun değilmiş. " Hatırımızı sorarken bile önce gönlune sonra bana sordun," dedi. Bundan sonra, önce bana sorarsan beş para etmezlere senin gönlünü harcatmam,dedi.Bana söz verdirdi. Hayatimin kalaninda önce kafama ,sonra gönlüme en son gözüme danışacağiıma söz verdim ama kırk yıllık kani olur mu yani ... bilemedim.