Yaşadığımız günler siyaha boyanmış bir kar tanesine benziyor. Siyah ve beyazın karıştığı, hakkın haksız, haksızın haklı olduğu demler yaşıyorum şimdi.
Bu gidiş korkutuyor beni.
Yarına dair umutlarım ve düşlerimin boynu bükük.
Trajik savrulmuşluk içerisinde insanlar, spastik bir ruhla dans edip, adeta rakı masalarında meze oluyorlar.
Bir bilinmezliğe doğru gidiyoruz, herkeste bir tedirginlik, bir korku, bir kırılma. Korkunun izi okunuyor, sıkılan yumruklarda, ekmek derdinden boynu bükük kalanların.
Sahte yapay gülümsemeler var şimdi sokaklarda, bir fahişenin elinde kalmış namus gibi. Felce uğramış bir vücut gibi, his edilmiyor acılar.
Hayat işte siyahın beyaza çaldığı bir hayat, Kurt'un koyun postunu büründüğü bir dünya. Ne garip ve ne hazin…
Bir beklentisi olmalı insanın dünyadan, benim olduğu gibi, yada sizin olduğu gibi ama beyazın karaya çaldığı, kurt'un koyun postuna büründüğü bir zamanda hayatın, yaşamın veya beklentilerinde ne anlamı var ki?
Yüreğim sıkışıyor, kalbimdeki kin tohumlarını her ne zaman kurutmaya çalışsam, bir o kadar yeşeriyor, yeni öfkeleri doğuruyor hayat bana.
Kalbi olmayınca soytarıların, vicdanı sızlamaz. Çünkü onların tüm hayatı yalan ve vefasızlık. Yalnız yaşadılar ve yalnız ölecekler bunlar, belki arkasından Fatiha bile okunmayacak.
Her şeyin bir bedelinin olduğunu biliyorum. Ama her şeyin. Eğer elim kalem tutuyorsa bir bedel ödemem gerek, satılmayınca kalem sürgünlere alışmak gerek.
Dürüstlüğün bedeli de var, dik durmanın, satmamanın, satılmamanın ve onurlu bir yaşamın.
Hakkı hak ettiğine bağışlamanın.
Bedel ödenmeyen bir onurlu hayat olur mu? Onurluca yaşamının, onursuzlara karşı!
Onurlu ve haklı kalmak yarınlarda yeniden dirilmektir. Yeniden silkelenip ayağa kalkmaktır. Çarşı Pazar ve esnaf içerisinde dolaşabilmektir, başı dik herkese selam vermektir.
Onurlu bir yaşamın kavgası kolay değildir, hele hele karşındakiler kendilerine tanrıdan bir pay kapmışsa, işte onlar seni Rezzak sıfatlarıyla terbiye etmeye kalkışır, onurlu duranı.
Ama dünya üç günden çok daha fazla bir zaman, kendilerine tanrı'dan rol çalmaya çalışanlar, bir son bahar yaprağı gibi düşecektir ayaklarının altına…
Her şey sona erecek biliyorum, kara ve beyaz birbirinden ayrıştırılacak, her şeyin bir vakti, bir saati vardır. En kötü ihtimal mahşerde buluşulacaktır.
Şimdi düş sürüyor, ihanet ve gaflete tam hız. Bekliyorum, bekliyoruz. Öfkeyle değil HZ Eyubun sabrı, Hz Yakub'un umuduyla.
Haydi bismillah…