Bir yandan Amerika diğer yandan Rusya ve lanet olası petrol! Ya insanlar, onlar için çok söz söylenebilir. Ölüp giden Suriyelilerin adaletsiz bu dünyadan kurtulmuş olduklarını düşünüyorum çünkü kalanların ve çaresizlerin durumu hiç de iç açıcı değil. Suriye'den kaçıp gelen zengin Araplar işyerleri açıp yaşam alanı kurdular kendilerine. Ya yoksulları? Onların vay haline hem kendileri hem de Güneydoğu'nun tarım işçilerini perişan ettiler. Özellikle Kobani ve çevresindeki ilçelerden köylerden kaçıp gelen Kürtler bizim Kürtlerin çocukları eşleriyle beraber tarım işçisi oldular. Buraya kadar her şey normal görünebilir ama gerçek hiç de öyle değil.
Suriye krizinden önce Kürt Köylerinden Karadeniz'e Adapazarı ve daha başka bölgelere tarım işçisi olarak gidenlerin yevmiyesi elli liraysa Suriye'den gelenlerin çaresizliğini fırsat bilen birçok üretici yirmi liralara düşürmüş yevmiyeleri, bu insanlar çoluk çocuğuyla karın tokluğuna köle misali çalıştırılıyorlar. Fırat'ın Dicle'nin gümbür gümbür aktığı petrolün fışkırdığı bu toprakların insanlarına çok ama çok yazık. Karadeniz ve birçok yerde çadırlarda, bazen yağmur altında tuvaletin bile doğru dürüst olmadığı tarlalarda heba olup gidiyor çaresizler. Suriye'den gelen bu insanların yarınları yok, devletleri vatanları evleri yok, çalışırlarsa yirmi lira yevmiyeleri var o da mevsim sonlarında. O çalışanların batıdakiler gibi düşmelerini beklememiz saçmalık olur çünkü önlerinde ne bir gazete, ne bilgisayar, ne kültürlerini çağdaş normlara getirebilecekleri imkanları var. Kadim coğrafyada başka din ve dil konuşan insanların birlikte hareket etmekten başka şanslarının olmadığını düşünüyorum, şayet aralarında uzlaşı olmazsa dışarıdan gelen canavarlar hem onları hem de yaşam alanlarını yok edecekler. İşte ondan diyoruz her türlü silaha, bağnazlığa, petrole, kışkırtmalara, çaresizliğe, cehaletin getirdiği ölümlere lanet olsun...