Duyduğumuz tecavüz, pedofoli, esnsest vb. olayları ilk kez duymuş gibi çok şaşırıyoruz. Oysaki insanlık var olduğundan bu yana nedendir bilinmez ama yasaklar hep tatlı gelmiştir ve bu tip vakalar çok sık olmasa da zaman zaman yaşanmıştır.
Ensest ilişkiler, tecavüzler, çocuk gelinler ülkemizin ciddi bir toplumsal sorunudur. Bu tip olayları yaşayan kişilerin sayısı düşündüğümüzden çok fazladır. Bu tip durumlarda nasıl mücadele edilip sistem kurulacağı, kurulan sistem doğrultusunda insanların nasıl bilinçlendirileceği eğitileceği konusunda yeterli bir çalışma mevcut değildir.
Ülkemizin geldiği bu noktada ve koşullarda ensest ile ilgili yeterli bir çalışma yapılmasını düşünmek tamamen hayal olur. Kabul etsek etmesek de şöyle bir gerçek var ensest insanoğlu var olduğundan bu yana her zaman birileri tarafından yaşanmıştır ve ülkemizde genelde istismara uğrayan kişi suçlu bulunmuştur.
Eskiden bu tür çarpık ilişkilerin cezası mağdur duruma düşen kız çocukları çekerdi. Kız çocuğu tecavüze uğradığı için suçlu bulunup töre adı altında öldürülmüştür.Günümüzde istismara uğrayanları öldürme sayısı azalmış olabilir ama hala tacize uğrayan suçlu bulunuyor ve yasalarımız tam anlamıyla mağduru korumuyor .İstismara uğrayanı ruhsal bedensel olarak kurtaracaklarına "tahrik ettin istismarı hak ettin" söylemleri olduğu sürece yüz yıl daha geçse de bu durum yine değişmeyecektir.
İstismara maruz kalan kişilerin bir çoğu çevresel, kültürel nedenlerden dolayı söyleyememekte ve gizlemektedirler.Ailenin sosyo-kültürel yapısına göre istismara maruz kalanlar zaman zaman töre cinayeti adı altında öldürülüyor, aile içerisinde veya çevrelerinde yaşayacakları olumsuzlukları psikolojik olarak kaldıramayacakları için intihar ediyor ya da istismarcısıyla zorla evlendiriliyorlar. Hukuk yoluyla çözmeye çalışanların sayısı her geçen gün artış göstermektedir. Cinsel istismara uğramış kişiler suçluluk duygusuna kapılıyor, çevresi tarafından duyulduğu takdirde toplumda dışlanıyor, kişilikleri oturmuyor ya da bozuluyor, intihar eğilimleri artıyor.
Uzmanlar her ne kadar ensest ilişkiyi çocuk istismarı olarak değerlendirip yorumlasalar da yetişkin bireylerin kız-erkek farketmeksizin ensest ilişkiye maruz kaldıkları bir gerçektir.Geçerli açıklaması olmasa da psikolojik ya da diğer nedenlerden dolayı rızası olan ilişkileri konumuz dışında tutmak isterim.Ülkemizde taciz, istismar, tecavüz gibi konularda olduğu gibi ensest ilişki konusunda yeterli araştırmalar yapılıp, gerekli önlemler alınıp ve kitleye gerekli bilgilendirme yapılmasında gereken önem verilmemiş bu doğrultuda bilinçlendirme çalışmaları yapılamamıştır.Durup iç sesimizi dinleyip düşünürsek bir arkadaşımızın dostumuzun kendi başına gelen ya da birinin istismarını anlattığını hatırlayabiliriz.
Ben Anadolu'nun bir köyünde yıllar önce bir olaya şahit oldum. Yirmi yaşında yeni gelin çok severek evlendiği kocasını askere göndermişti.Gelin geldiği evin üç tane odası vardı ve her odanın kapısı avluya açılıyordu.Bu odalardan biri onlara tahsis edilmişti ve diğer erkek kardeş evlenene kadar kocasının ailesiyle birlikte yaşayacaktı sosyo-kültürel yapı bunu emrediyordu.Kadın kocası askerdeyken kayınbiraderinin tacizlerinden bunalıma girmişti.Sürekli kendini korumaya çalıştığı için psikolojisi ciddi zarar görmüştü.Asker yolu bekleyen bir çok kadından daha farklı bir bekleyişti onun ki… Her gün kocasıyla flört edip buluştukları tepeye gider ağlar ağlar geri gelirdi.Ev halkı eşine hasretten dolayı ağlıyor, üzgün, mutsuz sanıyorlardı. Temel nedenin kayınbiraderine daha ne kadar karşı koyabileceğini düşünmesi olduğunu kimse bilmiyordu..Ailenin koyduğu kurallardan dolayı yeni gelin eşi askerden gelene kadar kendi ailesinin yanında kalamazdı.Tek duası başına bir iş gelmeden eşinin teskere alıp dönmesiydi.Şimdi diyeceksiniz bu olay Anadolu'daolmuş eğitimsizlikten cehaletten kaynaklanmıştır.Ensestin, tecavüzün tacizin tamamen eğitimle alakası yok.Her zaman her kesimden insanın eğilim gösterebildiğini düşünmekteyim.
Ankara'da lise üçte okuyan bir kızımızın eğitimli, kültürlü, kariyerli babası evde herkes uyuduktan sonra kızının odasına girip tacizde bulunuyordu, kız çocuğu annesine ailede kimseye bu durumu anlatamıyordu.Çözümü evlenmekte buldu ve ilk flört ettiği 19 yaşındaki çocukla evden kaçarak evlendi.Bu tip evlilikler sürmez bir yerde bitecek yazık oldu derken şu anda 19 yıllık evliler ve 17 yaşında bir kızları var.Evliliğin bu şekilde başlaması ve 19 yıl sürmesi herkese nasip olmaz bu duruma bir nevi şans diyelim. Yıllardır babasıyla konuşmuyor, kızını babasıyla yalnız bırakmıyor hala yaşadığı tramvayı yüreğinde taşıyor ve beyninden atamıyor, en yakınlarıyla bile paylaşamıyor.
Uzmanlar bu tip durumların genelde bastırılmış toplumlarda yaşandığını söylerler ama görüldüğü gibi eğitim-kültür seviyesi yüksek toplumda da yaşanabiliyor.Son yaşanan manken ve kuzeni yine buna bir örnek teşkil etmektedir.
Olayın temelinde ki nedenlerden biri eğitimsizlik diyebiliriz.Cinseliği kapılar ardına saklayıp çocuklarımıza seni leylekler getirdi demediğimiz gün eminim sorun kökünden çözülecektir.İlköğretim -orta öğretim döneminde kademeli olarak okullarda kesinlikle cinsel eğitim dersi belli ölçütlerde verilmelidir.Çocuk bu dönemde zaten merak etmektedir ve öğrenmek için farklı arayışlara girmektedir.Ergenlik yaşayan çocuk gizli gizli internetten araştırarak, akranlarıyla konuşarak cinselliği öğrenmemeli bedenlerini tanımaya çalışmamalıdırlar. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu çocukların bu sürecinde yanlış yönlendirme yapan etkenler arasında önemli bir yer alır.Görsel, işitsel, duygusal anlamda kişiye hitap ettiği için bıraktığı etki diğer etkenlere göre çok daha fazladır.Çocuklar aile ve çevresel faktörlere göre televizyon programları izliyor, internet sayfalarında geziniyor.
İstismara karşı kendilerini nasıl korumaları gerektiği anlatılmalıdır.Doğru bilgilendirme olmadığı için cinsel kimliği oturmayan çocuk sayısının da her geçen gün arttığı görülmektedir. Çocuğa cinsiyeti, cinsiyetinin getirdiği farklılıklar anlatılmalı ve bedensel mahremiyeti öğretilmelidir.
Konuyla ilgili ailelere seminerler eğitimler düzenlenmeli , çocuklarına neyi nasıl ne kadar anlatacakları konusunda bilgi verilmelidir.Ebeveynlerin yaklaşımı tepkili olsa dahi ailelerin sosyal düzeyleri göz önüne alınarak doğru bir dille ifade edilmeli bu eğitimin çok önemli ve ihtiyaçtan doğduğu anlatılmalıdır.Çocukların internet, televizyon gibi farklı kanallardan alacakları kirli bilgiler yerine doğru kanallardan doğru bilgilerin aktarılmasının önemi vurgulanmalıdır.
Ensestin varlığını kabul etmek istemesek de var olan bir gerçeği görmezden gelemeyiz. İstismarla karşı karşıya kalanların gerekli hukuksal, psikolojik desteği alması mağdurun rehabilite edilmesi gerekmektedir. Konunun aydınlanmasına çalışılmadığı takdirde mağdur yeni tacizlere maruz kalacak ve daha kötü sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Ensest mağdurları tabuları yıkıp korku ve endişelerini aşıp konuyla ilgili şikayette bulunmalıdırlar. Şikayetlerini Sivil Toplum Örgütleri, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'na yapabilirler.Kadın sivil toplum örgütleri bu konularda destek sağlamaktadır.Aynı zamanda Alie Bakanlı'ğının Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ne (ŞÖNİM) başvuru yapabilirler.Emniyet güçlerinden destek alabilirler.