Ne çok sevdik, kimimiz ölümüne sevdi. Yıllarca sevdiğine kavuşacağı günü bekledi, beklediği yar gelmedi, belenen yar yerine ecel geldi aldı, Murad almadan toprak olup yalan dünyada sanki hiç yaşamamış gibi acıları, sevinçleri yalan oldu.
Ahirette ölümüne sevmeler olur mu olmaz mı biliyorum?.
Ahirette ölülerin yaşadığı gizemli bir dünya, hep merak etmişim bu dünyada kavuşamayanlar Ahirette nasıl kavuşur.
Mesela; Leyla İle Mecnun, Kerem İle Aslı, Ferhat ile Şirin, Meme Zine, bu dünyanın kavuşmayan yürekleri, gerçek sevenler Ahirette kavuşur mu?
Birde bu dünyanın yalan cennetine aldanıp, sevdasını cehenneme çevirenler, yaşarken sevdiklerini kendi elleriyle öldüren sevda katilleri..
Sevda ve Aşk üzerine yüzlerce yazı yazabilirim. Ne yazsam biliyorum ki boş… Yaşam ok kadar bozuldu ki, ne o ölümüne sevdalar yaşanıyor, nede sevdası uğruna ölen yiğit insanlar kalmış…
Her şey değişti… Cüzdanla vicdan arasında sıkışan hayatlar. Destansı sevdalar yerine bol rakamlı bankamatik kartları..
Her şey bir tiyatroya dönüştü, kıbleye dönenle, dönmeyen karıştı. Hem günlük yaşamda hem de sevgi yaşantımızda boş yeminler, yalanlar doğruların katili oldular doğrular ölüyor azar azar.
Ve hepimizin içinde ya ölen birileri var, ya da can çekişenler. Taklacı güvercinlere döndük aşk masallarında bir kediden daha korkak olduk Sevgiliye. Ne uzatayım her gün içimizde ölen birileri var biz ölene kadar can çekişen birileri var.
İçimden geldi yazdım eski bir yazımla beğeninize sunuyorum.
İÇİMDE Kİ SEN ÖLDÜ!.
Beni her vurduğunda,
Acıları içime akıtıp, kaderime ağladım,
Kin gütmedim. Kızdım, üzüldüm belki ..
Gözyaşlarımı avuçladım.
Sana hiç kızmadım,
İçimde ki seni üzmekten korktum!.
Her defasında seni sana değil içimde ki sana bağışladım.
Gözlerimin içine bakıp yalan söylediğin zamanlar bile,
Ben sadece gülümsedim.
Oysa sen aldanıyordun, gülümsemelerim sana değildi,
Gülümsemelerim içimde ki yalansız gözlerineydi.
Her halini sevdim,
Oysa sen;
Her seferinde çocuksu ve masum bakışlarınla kırıp, kandırıyordun.
Sen beni yalanlarla oyalarken,
İçimde ki sen, bir buz parçası misali güneşin gerçekliğinde eriyordu.
Her defasında yalan yağmurlarının getirdiği sel benden bir şeyler alıp götürürken,
Ben seni inadına sevgi yağmurlarında yıkıp temizlemeye çalışırken,
Sen inadına yalan yağmurlarında ıslanıp kirleniyordun.
Her defasında seni sana değil içimde ki sana bağışlayıp,
Bir çocuğun masum ve saf gülümsemelerini biriktiriyordum.
Ve sen aldanıyordun,
Kandığımı sanıyordun,
Aslında sen bir hiçtin,
İçimde ki sen sana değer katıyordu.
Baktım olacağı yok!
İçimdeki sen azalmaya başlarken bir yanım kanamaya başlıyor…