Mezopotamya toprakları dünyanın var oluşuyla birlikte toprakları üzerinde yaşayan cümle canlıya hayat vermiş cömert ve bereketli topraklardır.
Siverek kenti bereketli Mezopotamya topraklarının bir parçası olup, yıllardır bu bereketten beslenmeye çalışıyor.
Siverek ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanıyor. Besicilik alanında Siverek Şanlıurfa'nın canlı hayvan ihtiyacının yarısını, et ihtiyacının % 66'sını karşılıyor. Tarımsal alanda olduğu gibi besicilik alanında da maalesef modern araçlar ve imkânlar kullanılmıyor deyim yerinde ise dededen öğrenilen metotlarla ekonominin can damarı olan tarım ve hayvancılık yapılmaya çalışılıyor.
Modern tarım ve hayvancılıktan faydalanmanızın en büyük nedeni yıllardır bu iki alandan uğraş veren insanlarımızın örgütlenip kendini geliştirmemeleridir.
Bu güne kadar ciddi manada tarımsal kalkınma kooperatifleri ve besicilik kooperatifleri kurulamadı. Güç birliği yapamayan çiftçi ve besicilerimiz aynı köyde olmalarına rağmen aynı meraları kullanmalarına rağmen işi bireysel bağlamda yaptıkları için gelişemediler.
Büyükşehir yasasıyla birlikte bence Belediyelerin iş ve işlevleri de genişledi. Belediyelerin birer mahallesi konumuna gelen köylerin sadece yol ve su sorunun çözmekle tam anlamıyla hizmet verilemez.
Bu konuda başta Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerine büyük görevler düşmektedir. Özelikle genel anlamıyla kırsal kalkınmanın sağlıklı olabilmesi, çiftçilerin kurulacak kooperatifler öncülüğünde örgütlenmesi güç birliği yapması halinde gerek Avrupa birliği Kırsal kalınma projeleri, gerekse GAP kırsal kalkınma projelerinden faydalanıp gerek kişisel zenginlik gerekse toplumsal zenginliği yakalayabileceklerine inanıyorum.
Yıllardır bu projeler hibe ve faizsiz kredi vermesine rağmen, örgütlü olmayan vatandaşlarımız bunlardan faydalanamadı.
Vatandaşlar kırsal kalkınma projelerinin nasıl hazırlanacağını bilmediği gibi, alternatif tarımdan da habersizdirler.
Başta Büyükşehir belediyesi olmak üzere ilçe belediyeleri çevrede bulunan üniversitelerin ziraat ve veterinerlik fakülteleriyle iş birliği yapıp bölgede tarım ve hayvancılıkla ilgili uygulana bilir projelerin tespitinin yapılması gerekiyor.
Uygun projelerin uygulanabilmesi için öncelikle belediyelerin desteğiyle kooperatifler kurulmalı projeler belediyelerin bünyesinde oluşturulacak proje ofisleri tarafından hazırlanıp uygulanma süresince belediyeler tarafından teknik destek sağlandığı takdirde birkaç yıl içinde gerek hayvancılık gerekse tarımsal anlamda iyi gelişmeler sağlanacağına inanıyorum.
Karacadağ doğal ve güzel yapısıyla halen bakir kalmış bölgelerimizden biri. Geçen Hafta Gazeteci arkadaşım Lütfü Yalgı ile birlikte Karacadağ otlu köyündeydik, Güzel bir kahvaltıda köylülerle bir araya geldik.
Bölgede çok az tarım alanları bulunuyor, bölge insanı daha çok geçimini besicilik yaparak sağlıyor. Elde edilen et ve süt ürünlerinin tamamı doğal yani bir başka deyimle organik, tarımsal alanda da durum aynı işin tuhaf yanı bölgede yapılan hiçbir üretim organik değil.
Organik olabilmesi için öncelikle tescil edilmesi gerekiyor. Ondan önce üniversitelerin bölgede bir çalışma yapması gerekiyor yapılmamış. Üniversitelere başvuruda bulunacak kooperatifleri yok.
Bölgede bulunan Göçerler Derneği son yıllarda sesini duyurmaya çalışmış onlarda sadece Göçerlerin sorunuyla uğraşmışlar.
Organik tarım ve hayvancılık yapılacak bölge sadece karcadağdan ibaret değil, Adıyaman ili sınırından Fırat havzasında bulunan köylerimizin toprakları kirlenmemiş bölgede sanayi olmadığı için topraklarda sanayi artığı yok. Bölgede yapılan meyvecilik tamamen organik olmasına rağmen tescili yok!..
Bu konuda daha çok şey yazılabilinir fakat yeni bir dönem ve özellikle köylerin mahalle olması belediye hizmetlerinin yanı sıra örgütlenme şansının bulduğu bu dönemi fırsatlara dönüştürmek mümkün.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Yıllardır su akıyor Kürt bakıyor, zenginlik içinde yoksulluk yaşanıyordu.
Belediyeler bir şans olabilir belediyelerin desteğiyle artık Kürt akan suya bakmayarak kendi topraklarına taşır. Artık zenginlik içinde yoksulluğu yaşamaz zenginliği yaşar.
Unutmayalım belediye hizmetleri 21 yüzyılda sadece yol, su, kanal değil hayatın bir bütününe hitap etmeli.