Şiir yazmak sanıldığı kadar zor bir iş değil, zira her insan kendi duygularını beyaz bir kağıda ya da çağımızın harikası olan bilgisayarda yazabilir, dile getirip haykıra bilir, çünkü her insan bir kelebek şairidir.
Her insan usta bir şair olamaz, her insan aynı duygu yoğunluğunu yaşayamaz. Şiir yazmak bir aşktır kimisi öylesine ayda yılda bir sever aşkını, kimisi ölümüne sevdalıdır ölürken bile şiir mısralarıyla ölmek ister.
Şiir yazmak hem kolay hem zordur. Zor olanı şiir mısralarını, sadece bir kadının gözlerine hitap yazılmamalı bütün kadınlar, kızlar ve çocuklar, hatta doğanın her çiçeğine armağan edilmeli şiir mısraları, yani toplumsal bir aşk kokmalı yaşama aşkı, yaşatma aşkı.
Yıllar önce batıda yaşayan bir arkadaşım şunu demişti bana" sizin oranın insanları hem şair hem ozandırlar, nakış nakış ışılıyorlar mısraları… "
Şiir yazmak duygu işidir, emektir, en çokta sevgidir şiir mısralarında yer alan. Şiirleri nakış nakış işleyen şairlerimizden biridir; Şiyar Buzcu. bakmayın Buzcu sözcüğün her mısrası yaşamın güneşi kadar sıcaktır, buram buram emek kokar, aşk kokar ama yaşama ve yaşatma aşkı, bencillik bireysellik yoktur şiirlerinde bir kadını bir ülke gibi sever mısralarında. ''Küçe Çıkmaz'' şiir kitabının ardından gelen LİRİTA'ya şiir kitabı onunla aynı şafakta doğan başka bir kitabı KUL ve KÜL isimli kitapları.
Sevgili dostum Şair; Şiyar Buzcu, geçen gün beni ziyaret edip üç kitabını da imzalayarak bana hediye etti. Kitaplara bir göz gezdirdiğimde vay be bende diyordum şiir yazıyorum, şiir konusunda Şiyar Buzcu'nun ancak çırağı olabileceğim sonucuna vardım. Her şiirden sonra helal olsun analar ne şairler doğururmuş. Şiyar Buzcu emekçi bir insan ve şiir mısralarına yansıtmış emekçi ağırlığını şiirin güzelliği ve ağırlığı altında kaldım diyebilirim.
Buzcu; soyadı biraz soğuk gelse de şiirler Karacadağın şafağında söken güneş kadar sıcaktı. Şiirler beni çocuklara arkadaş etti. Şiirler vazgeçilmezim gizli sevdam Teresa'yı hatırlattı ve okuduğum her şiir adeta Teresa'yı güzelleştiren bir tılsım oldu, daha çok sevmeye başladım yaşamı ve Teresa'yı.
Çok şey yazmak isterdim üç kitap hakkında fakat ben, Şiyar Buzcu'yu kendi kaleminden ve okurlarının yaptığı yorumlarla sizlere tanıtmak isterim.
Siverekli Şair Şiyar Buzcu'yu kendi kaleminden sizlere tanıtayım: " 1978 yılında Siverek doğumluyum, ilk ve orta öğrenimimi Siverek'te, lise öğrenimimi Hatay-Payas'ta tamamladıktan sonra mezun olup Siverekte yaşamıma devam etmeye başladım. O zamanın şartları ile maalesef üniversite sınavlarına girmedim ve farklı iş alanlarında özel sektörde ön muhasebe işlerinde çalışmaya başladım, yaklaşık 20 yıl aynı görevde devam ediyorum. Evli ve üç çocuk babasıyım.
Coğrafyamızın havasından, suyundan olsa gerek ortaokul zamanlarda yani 14-15 yaşlarında iken çok kısa süreli resime olan ilgimden dolayı bir kaç resim çiziminden sonra yazı ve ardından Şiire olan ilgim perçinlendi. Fakat Şiiri sevmem ve ilgi duymamın asıl sebebi "Ahmet Arif" ismini duymamla başladı.
Siverekte Ahmet Arif heykelinin olduğu o zaman ki ismiyle Kanlı Kuyu parkı vardı, heykelin hemen yanındaki bankta oturur dokunurdum heykele,bazen de kalkıp heykelin karşısında ayakta durup izlerdim. Şimdi hatırlamıyorum kime sorduğumu ama yan tarafta ki bankta şalvarlı, ayak ayak üstüne atmış bir elinde tesbihi diğer elinde cigarası ile oturan dayıya "Dayı bu heykel kimin heykeli" diye sorduğumda aldığım cevap "Ahmet Arif o, usta Şairdir, Şiirin ustasıdır" cevabı belleğime kazınmıştı o yaşımda. İşte o zaman başlamıştı Şiire olan ilgim ve yazmaya başlamam. Yazmak dediysem hani öyle anlık hisleri paylaşıyordum kalemle kağıt arasında. Acemiceydi belki, anlamsızdı belki yazdıklarım o zaman ama yazıyordum, yazmaktan kendimi alamıyordum.
Şiir yazmak nedir, nasıldır bilmeden yazıyordum.
O dönemin siyasi ve toplumsal konjöktörü, yaşanılan olayların, acıların ve ölümlerin kadim coğrafyamızı etkisi altına almasından dolayı biz kişilerde yaşımız kaç olursa olsun bu etkileşimden nasibimizi alıyorduk.
Yazma sürecim devam ettikçe kelimelerle daha çok iç içe olmaya başlamış ve Şiirin özünü anlamaya, öğrenmeye çalışıyordum şartlar ve zaman el verdikçe.
Memleketimin büyük üstat ve ustalarını da tanımaya başlamıştım bu süreçte haliyle. Kürd edebiyatının piri Mehmet Uzun, Sinema sanatçısı fakat ismini dünyaya duyuran Yılmaz Güney, Ali Karahan, Faik Bucak, Necmettin Büyükkaya, Ferit Uzun, Necati Siyahhan, Şivan Perwer bunlardan bazılarıydı.
"Onlar toplumsal bilinçlerini bu coğrafyanın hüznü ve kahrıyla yoğurarak yolunu belirlediler" diyen Şair-Yazar Kadir Büyükkaya ustama katılmamak mümkün değil.
Bire bir olmasa da eserleriyle onları tanımak, onurlu mücadeleleri ve toplumsal bilinçle sürdürdükleri onurlu yaşamları her zaman yol gösterici olmuştur birçoğumuza.
Yazı ve Şiir yazmaya ömrüm yettiği kadar devam edeceğim mutlaka, yazdıklarımın birileriyle paylaşmanın verdiği haz başkadır, hayat gibi, yaşam gibi. Alışveriş gibidir yani. Duygularımızdan veririz, Sevgimizden, Saygımızdan, Paramızdan, Aşımızdan, Ekmeğimizden, Umudumuzdan, Özümüzden, Sözümüzden…
Şiyar Buzcu'nun kitabıyla ilgili okurların yazdığı birkaç cümle..
Birol Şeker : Değerli Kardeşim!
Emeğinin ürünleri olan, üç şiir kitabın elime ulaştı.
İlk açtığımda
"KİTAPLAR İLAÇTIR ÇOCUKLARIN ULAŞABİLECEĞİ YERE KOYUN"
İbaresi gülümseyerek başlamama vesile olsa da;derinliklerinde ki duygu yoğunluğunun yansıdığı sayfalar, tebessümünün yerini, muhabbet eder bir havaya büründürdü.
Benim tabirimle "şairler; bizim de bildiklerimizi daha okunaklı,dokunaklı,yada güzel bir cümle kurarcasına, inci dizer gibi sıralar. Bu yüzden sohbet gibi,bu yüzden tanıdık gelir cümleler bazen..."
Ön söz Siverek'den çıkan değerlerimizden bahsediyordu.Urfa bana da tanıdıktır.Yılmaz Güney'den Ahmet Arif'ten değil sadece!
"Biz ötekiler,
Yani güneşin doğduğu taraftakiler"
dizelerin, beni askerliğimi yaptığım Urfa'nın ,kuru ekmeğini paylaşan misafirperver, memleketim insanını aratmayan aynı hürmetkarlığı ile tanıdıktır.
O yüzden,bir milliyetçilikle değil ama o sıcaklığı ile güneşin doğduğu taraftakilerden olmaktan gururluyum.
Okudukça biraz senden biraz toprağından karışacak ruhuma! Böyle büyümez mi insanlık ? Böyle hem yek olmaz mı darmadağın düşünce dünyasında doğruların buluşması ?
Kul ve Kül...
Okurun bol, ufkun açık, şiir perilerin başının belası olsun dostum!
Şiir yazmakta, okumakta bela ise ben buna tatlı bela derim. Yolun açık olsun geleceğin Nazım Hikmet'i…