Yazımızın ilk bölümünde küresel değişimin ana temelinde doğayı hor kullandığımızı, organik yaşamdan uzaklaşıp daha çok kazanmak amacıyla hormonsal tohumdan elde ettiğimiz gıdaların sağlığımızın nasıl bozduğuna dikkat çekmeye çalışmıştık.
Dünyayı tehdit efen iki temel yaşamsal kaynağımız var. Toprak ve su. Dünyanın birçok bölgesinde yer altı su kaynakları tükeniyor, tarım yapılabilinir araziler küresel değişim sonucu, her yıl binlerce dönümlük verimli arazi, denizlere dökülüp yok oluyor.
Dünya genelinde insanlığın soyu susuzluk ve topraksızlıktan dolayı tehlikede. Bu ülkemiz ve bulunduğumuz coğrafyamızda tehdit etmekte. Uzmanlar;” çok değil elli yıl sonra su savaşlarının petrol savaşlarının yerini alacağını insanların bir karış ekilebilir toprak ve bir bardak su için birbirini öldüreceğini” söyleyip her yıl yaklaşan tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorlar.
Ülkemizde genelde ise Siverek’te son yirmi yılda ekile bilir arazi, konut alanına dönüştürüldü. Kent merkezli kentsel dönüşümü uygulayamayan belediyeler, tarımsal arazileri koruyacakları yerde, tersine imara açarak tarımsal alanlarımızın yok olmasına bilerek veya bilmeyerek katkı sundular.
Şöyle bir soru sorabiliriz kendimizde, biz ne yapabiliriz? Cevabı çok şey yapabiliriz, bireysel olarak elimizde ki su kaynaklarını bilinçli kullanarak, tasarruf ederek, doğayı kimyasal atıklardan koruyarak olası bir felaketin gelişini geciktirebiliriz. Dünyanın en bakir kirlenmemiş toprakları Siverek’te bulunuyor. Bunu ben söylemiyorum Harran üniversitesi ziraat fakültesi hocaları bölge toprağını” çikolata toprak olarak değerlendiriyor. Verimli olan bu toprakların
kimyasal atıklar, kimyasal içerikli gübreleri kullanımından çiftçileri vaaz geçirmek, organik gübre kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla tarım müdürlüğü ve belediyelerin kırsal hizmetler müdürlüklerince iş birliği yapılmalıdır. Belediyelerin kırsal hizmetler müdürlükleri sadece kırsalın yoluyla suyuyla ilgilenmemeli, genel anlamda kırsal kalkınma projelerinin ortağı olmalı. Kurumsal ortaklık bölgede ciddi bir örgütlenmeye öncülük edecektir.
Geçmişte, bölgede sayıları azda olsa kooperatifleşmeler halkın yararından çok bölgede siyasi nüfuzu olanların yararına kurulmuş. Listede birçok topraksız yoksul köylünün ismi olmasına rağmen, hatta hibe bedelini aldım tutanaklarının altında imzası olanlar neye imza attıklarını bilmediler. İmzayı yoksul köylüler attı parayı, o yoksul köylülerin oylarıyla siyesi güç elde edenler parayı cebe attı.
Ben kendimi bildim bileli bu hep böyle oldu. İktidarın gücünü arkasına alanlar kırsal kalkınma projelerini bürokrasiden rahatlıkla geçirirken, gerçek manada kooperatifleşmeyle örgütlenip kalkınmak isteyen köylülerimiz bürokrasinin canavar dişlerinin arasında sıkıştırılarak kooperatif kurduklarına pişman ettirildiler.
Siverek Ziraat bankasında yüzlerce hayali kooperatife veya kişilere verilen bir daha geri alınamayan, binlerce milyonluk icra dosyaları var. Ziraat bankası bunun faturasını gerçek manada kırsal kalkınma yatırımı yapmak isteyen gözü hırsızlıktan olamayan, besiciden, çiftçiye çıkarıyor. Kodamanlara, siyasi nüfusu olanlara parayı peşkeş çekenler krediyle işini geliştirmeye çalışanlardan şehir dışında yani Siverek sınırları dışında gayrimenkul ipotek istiyorlar.
Bu bankanın yetkililerine sormak istiyorum; alacağı krediyle yaşamını iyileştirmeye çalışan çiftçinin besicinin ne günahı var? Bankayı siyasi nüfuz sahiplerine peşkeş çeken müdürler, genel müdürleri cezalandıracağınız yerde neden hak sahiplerini cezalandırıyorsunuz?
İlk yazıma yapılan yorumlardan biri ise “ Feodal sistemin hakim olduğu yerlerde hiç bir şey değişmez!.“
Değişir diyorum; biz kendi aramızda birliği beraberliği sağlarsak, kırsal kalkınma kooperatifleri, sulama birlikleri, balıkçılık, organik meyve kooperatifçiliğini geliştirebilsek yerel yönetimler yani belediye ve kaymakamlık bünyesinde kırsal kalkınma projelerini hazırlayacak ofisler kurulursa ve parayı cebe değil tarlaya yatırırsak, alacağımız hibe destek kredilerinin yanı sıra faizsiziz kredi imkânlarını hakkıyla kullanırsak yapamayacağımız hiçbir şey yoktur.
Ama önce kendimizi sonra doğamızı kurtaracak bölgemizde ki kalkınmayı sağlayacak kooperatiflerin kurulması gerekiyor.
Bu konuda yerel yönetimler ofisler açmalı halka önderlik yapmaları gerekiyor.
Bu konuyu başka bir başlıkta örneğin: “Yerel yönetimlerin kırsal kalkınmada ki payı” başlığıyla yazabiliriz.