Zordur insanın kendisini anlatması; bazen sözle bazen yazıyla, işaret diliyle, çağımızın en kolay iletişim aracı sosyal medya aracılığıyla anlatmaz kimselere kendini.
Hangi şiiri yazarsan yaz, kendini tam ifade edemiyorsun. İçinde yangın yerine dönmüş hasretlik duyguları..
Bazen kendini kendine anlatmaktan korkuyorsun. Ben ne yaptım?.. Ya da neden yaptım..? soruları beynini, yüreğine kanserli bir hastanın çektiği acıdan beter acı verir. Ölüm sessizliği sarar ruhunu dil susar, gözler sabitlenmiş, yıllar sonra kavuşacağın sevgilinin yoluna sabitlendiği gibi, göz pınarlarında iki damla yaş süzülür yanaklarından. Elinin tersiyle silecek takatin yok, sen sende değilsin, bedenin bir odanın hapsinde yüreğin asi bir militanın yüreğinde isyandasın.
Sessiz çığlıklar doluşur odana, kaçıncı sigaranın dumanıdır böyle aydınlığı karartan hiç farkında değilsin..
Bir genç kızın hamaratlığıyla kanaviçe işler gibi acıları nakış nakış işliyorsun yüreğine, bir tığın batışıyla yaralanır gelinlik kızın parmakları. Oysa sen hak etmediğin bir terk edilişle çoktan kanatmışsın yüreğini..
Kaçıncı yemin..? Kaçıncı kez elini yanık bir sigarayla dağ edişi, sende unutmuşsun değil mi? Sanki unutacağım diye yemin etmemiş gibisin.. Sanki tövbesini bin defa bozmuş tövbekâr değil de yeni tövbe etmiş gibisin…
İnsanlar evine giderken baka durursun arkalarından, en çokta iki çift gördün mü el ele bozulur gözlerinin musluğu, bir acı oturur yüreğine, işte o gün yalnızlığını, acılarına kardeş yapıp, ağlayarak sabahlayacağın gündür..
Kime anlatsan; 'Boş ver, takma' derler.. Keşke bu kadar kolay olsa dersin içinden. İçin kan ağlarken, usta bir tiyatrocu edasıyla gülümsemeler belirir yüzünden..
Anlatamıyorsun. Boşuna dememiş atalarımız 'Yüreğin Sofra Değil ki Ortaya Seresin!' Her geçen gün biraz daha kendinle hesaplaşmaya başlarsın.. İçinden bitti, bu son dersin.. Kimselere his ettirmeden ondan gelecek bir haber beklersin… Öldü dersin benim için öldü o dersin, aslında ölenin kendin olduğunu fark edemezsin. Tıpkı ölenlerin kalkarak başını mezar taşına çarpıp 'Bu ölen ben miyim? demesi gibi…
Dedim ya… Zordur insanın kendisini anlatması…
Bazen kendini ağlayan bir çocuğun çaresiz gözyaşlarında görürsün, bazen terk edilmiş eski bir evin çökmüş halinde bulursun, bazen de musalla taşına uzatılmış kefenler içinde sonunu görürsün..
Hangisi senin anlatır karar veremezsin…
Bana bu yazıyı yazdıran ve beni anlatan şair Turgut Uyar'ın aşağıdaki şiirinde ben kendimi gördüm. Beni mısralarıyla bana anlatan usta şairi saygıyla selamlıyorum
'Herkesin bir umudu vardır.
Bir savaşı, bir kaybedişi,
Bir acısı, bir yalnızlığı,
Bir hüznü...
Çünkü herkesin bir gideni vardır,
İçinden bir türlü uğurlayamadığı.'