2007 yılında DEDEM URFA'YA NEDEN KÜSMÜŞ başlıklı bir yazı yazmıştım. Aradan on yıl geçti Urfa Siverek için aynı tas aynı hamam. 11 Nisan kurtuluş günlerinde Siverek yine yok sayıldı.
Medyadan izlediğim kadarıyla, Organizasyonu yapanlar kaç günden beridir devam etkinliklerde Siverekliler davet edilmemiş, edilmişse protokol dışında sıradan vatandaşlar yani İzolu bozan ağanın, Remtelebenin torunlarını bu etkinliklere davet etmemişler.
11 Nisan kurtuluş günü tüm Urfalılarındır, sadece merkezde yaşayanlara değil. Nu kurtuluş gününü her kese kutlu olsun diyorum, bunun yanında yetkilileri bir kez daha uyarmak istiyorum.
Siverek'ten bu güne kadar onlarca yazar çıkmış kitapları yayımlanmış. 11 Nisan kitap günlerine hiçbir Siverekli yazar davet edilmemiş, en az yakından tanıdığım hiçbir yazar davet edilmemiş. Sakın yanlış anlamayın ben kendim için demiyorum, benim bu güne kadar bir tek kitabım yayımlanmış. Sevgili Siverekli yazar dostlarım Rıfat Meroğlu, Mustafa, Sancar, Kemal Siyahhan, şair Sinan Karakaş ve daha ismini sayamadığım Siverekli ve şairler adına soruyorum neden bizi görmemezlikten geliyorsunuz neden?
Yıllardır üyeye evlat muamelesi görmekten bıktık. Ne varsa Urfa merkeze var. Yasımızda, toyumuzda bir olmalı. Urfa'yı Şanlıurfa yapan dedelerimizdir Sivereklileri unutmak görmemezlikten kimse gelemez.
Bu yazı biraz uzunda olsa lütfen okuyun…
DEDEM URFA'YA NEDEN KÜSMÜŞ
İnsanoğlunun gerçekleştirdiği her türlü fiile, toplumda cereyan eden hadise ve gelişmelere farklı açılardan, deyim yerindeyse farklı gözlüklerle bakmanın sayısız faydaları bulunmaktadır. Bu yargıdan hareketle özellikle son yıllarda gerçekleştirilen sosyal-kültürel ve ekonomik atılımlarla "GAP'ın Merkezi" yakıştırmasını hakkettiğini düşündüğümüz Şanlıurfa'daki etkinliklere bir de Siverek'ten bakmayı deneyeceğiz.
ŞURKAV Vakfının, Belediye Kültür Müdürlüğü'nün ve Ticaret Odası başta olmak üzere çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarının organize ettiği panellerle, oturumlarla ve sayamadığımız çeşitli kültürel faaliyetlerle, GAP'ın ekonomik olduğu kadar Kültürel Merkezi de olmaya aday bir şehir tablosu karşımızda… Bu kültürel faaliyetlerin gerçekleşmesinde emeği geçen Başta sayın valimize ve belediye başkanımıza teşekkür ediyoruz
Ancak…
"Biz bize hayran biz bize kurban" anlayışı ile yapılan etkinliklerin çok sınırlı bir çevrede kabul bulacağı veya basına manşet olmaktan öte bir fayda sağlayamayacağı muhakkaktır. Örneklemek gerekirse…
Bir 11 Nisan'ı daha coşkuyla kutlama hazırlıkları başladı. Bu Coşkulu kutlama Urfalıların haklı gururudur. Bu gurur tablosuna yapılan yanlış organizasyonlarla gölge düşmektedir. Sadece Urfa merkezde yaşayanların bu coşkuyu yaşamaları özelikle ilçelerde yaşayan vatandaşları rahatsız etmektedir. Biz Siverekliler de bundan rahatsızlık duymaktayız. Bu onurlu günde organizasyonda yer almadığımız için Urfa kurtuluşunun tam olarak temsil edilmediği inancındayız.
Oysa işkâlcı Emperyalist güçlere karşı dedelerimiz, kurşunlara ve şarapnel parçalarına aldırmadan Karaköprü önlerinde ölümüne savaşmışlardı. İlk kurşunu sıkan, ilk yarayı alan dedelerimizin ruhları her 11 Nisanda yeniden kanıyor. Dedelerimiz, bu yüzden küskünler Urfa'ya. Günlerce yapılan hazırlıklar, planlanan organizasyon ve etkinlikler acaba ne ölçüde Urfa'nın Kurtuluşunun gerçek ruhuna sadık kalınarak düzenlenmekte, toplumun bütün tabakalarını kucaklamaktadır? Bunu birazcık da olsa anlamak için buyurun 87 yıl öncesine dönelim…
Önce İngiliz daha sonra Fransız işgaline maruz kalan Urfa için tarihinin en zor günleri yaşanmaktadır.
Fransızların bilhassa Ermeni komitacılarını kullanarak yaptıkları zulümler herkesi canından bezdirmekteydi. Bu baskılara dayanamayan Urfa Jandarma Komutanları Ali Rıza Bey ve Ali Saip Bey, Sivereklilerin de daveti üzerine bölgenin en stratejik ve güvenli yeri olan Siverek'e gizlice gittiler. İngiliz ve Fransızların politik baskı ve ikna vaatlerini onurlu duruşlarıyla taviz vermeden ret eden Siverekliler, Urfa Kurtuluşunun komuta kademesindeki bu iki kahramanına da sinelerini açarak onlara sahip çıktılar. Siverek, Kurtuluş hazırlıklarının planlama safhasında komuta merkezi görevini ifa etti. Bölgedeki tek aktif Telgraf vasıtasıyla Sivas'ta bulunan Mustafa Kemal'le haberleşme sağlanmıştı. İki adet sahra topunun bulunduğu Hükümet Konağı'nın halk tarafından basılması ve topların Urfa'ya gönderilmesi savaşın kaderi ile ilgili bir gelişme olduğu kadar Sivereklilerin sağduyusunun da göstergesi olarak tarihteki yerini almıştı. Siverekliler, eczanelerindeki bütün ilaçları Mücadelede kullanılmak üzere bölgeye gönderdi. Cudi Paşa savaşın en zor anlarında Urfa Belediye Reisi Hacı Mustafa'ya hitaben gönderdiği telgrafta; "Ömrümüzün son nefesine kadar Urfa'yı muhafazadan diriğ-i himmet edilmeyeceğini din ve namusumuzla sizi temin ederiz. Her vakitten ziyade metaneti muhafaza ve ahalinin heyecanını teskine çalışmanızı istirham ederim." diyerek manevi desteklerini hiçbir vakit eksik etmemişlerdi.
Urfa Kurtuluşu'nda sıcak savaşın başladığı ilk gün, ilk şehidin Siverekli olması, Bediüzzaman Karakolu gibi savaşın kaderini etkileyecek stratejik bir mevkinin Bozan Ağa tarafından ele geçirilmesi ve hatta bu harekete türkü yakılması, Sivereklilerin iftihar tablolarından bir kaçı olarak gösterilmektedir. 6 Şubat günü Mücadeleye katılmak üzere Siverek'ten hareket eden 800 kişilik atlı kuvvetin bayrama hazırlanış edasıyla toplanması ve dualarla uğurlanması Hasan İzzettin Dinamo'nun satırlarında okunduğunda bugün bile ruhumuzda bir ürperti ve coşku meydana gelmektedir.
87 yıl sonra bugün hala hissettiğimiz bu heyecan ve coşkunun karşılık bulamamasından kaynaklanan hayal kırıklığından olsa gerek, yıllardır yapılan 11 Nisan etkinliklerinde Siverek'in ve Sivereklinin temsil edilmemesi, faaliyetlerin sadece Urfa'yı kapsaması, mücadeleye destek veren başta Siverek olmak üzere diğer ilçelerin unutulması bizim cephemizden pek hayra yorumlanmamakta, "biz bize hayran biz bize kurban" anlayışının yansıması olarak görülmektedir.
11 Nisan 1920'de;
Savaşta yüzüne aldığı yarayı daha sonra "işte benim madalyam" diyerek gururla gösteren Remtelebe… Bediüzzaman Karakolu fatihi Bozan Ağa… Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Cudi Paşa… Savaşın ilk gazisi Sakıp GÜRMEN… ve daha yüzlerce Siverekli kahraman URFA'daydı…
Hepsini rüyamda gördüm… Küskün ve kızgınlar.
11 Nisan 2007'de geçmiş yıllarda olduğu gibi;
Unutulmuşluğun hayal kırıklığını yaşamak istemiyoruz… Etkinliklerin ilçeleri de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasını ve artık temsili heyetlerle sahnelenen gösterilerin ötesinde asil ruhuna uygun şekilde, ilçelerden gelecek kişilerden oluşturulacak temsil heyetlerinin Urfa'lılar tarafından kucaklanması gerekmektedir.
Milli Bütünlük ve Kurtuluş ruhunun yaşatılmasını ümitle bekliyoruz… Kahramanlarımıza olan vefa duygumuzun tezahürü olarak onların ifadeleriyle;
Siverek efkar-ı umumiyesinin bu temennilerinin, Şanlıurfa efkar-ı umumiyesince nazar-ı dikkate alınması ve vucud bulması dileğiyle…
Rüyalarımda dedelerimin küskün ve kırgın yüzünü görmek istemiyorum… Onları kırmaya kimsenin hakkı yok.
Saygılarımla.