Yazıma başlarken; Allah hiçbir kulunu dilenmek zorunda bırakmasın temennisiyle yazıma başlamak istiyorum.
Genel anlamıyla dilencilik ayıp ve utanılacak bir iştir, ancak sosyal adaletin, hakça paylaşımın olmadığı sistemlerde, insanlar aç kalmamak adına, ya da hastalıkları yüzünden dilenmek zorunda kalıyorlar.
Gerçek muhtaçların çoğu, onuruna yediremediği için dilenmez dilenci konumundadır.
Klasik manada dilenen insanlar ya sakaktır, ya da sakatlık numarasına yatıyor. Sakatlık numarasına yatarak dilenen onlarca insan yazılı ve görsel basında haber konusu oldu. Bir diğer dilenci tipi ise genelde kadınlardır. Kadınlar vatandaşların insani duygularını sömürmek adına birde yanlarında günahsız çocukları akşama kadar dilendirip hem vatandaşı hem de o masum çocukları sömürüyor!
Son yıllarda vatandaşların, dilenciler konusunda bilinçlenmesi ve Siverek zabıtasının sıkı denetimi sonucu, eskisi kadar sıkça dilencilerle karşılaşmıyoruz. Bir anlamda klasik dilencilik her geçen gün yerini modern dilenciliğe bırakıyor.
Birçoğunuzda karşılaşmışsınızdır, elinde bir kıytırık dergi ile karşınıza dikilen modern giyimli, bayanlar, genç kızlar sözüm ona bedensel engelliler derneği adına yardım amaçlı dergi sattıklarını iddia ederek vatandaşlardan para toplamaya çalışıyorlar, ellerinde yardım makbuzlarının ne derece gerçek olduğu bilinmiyor?
Nitekim geçtiğimiz aylarda Şanlıurfa balıklı göl dergâhında inşaatı devam eden bir cami adına para topladığı iddia eden vatandaşın aslında bir sahtekâr olduğu polis tarafından yakalanınca anlaşıldı. Cami adına yardım topladığını iddia eden vatandaşın elindeki yardım makbuzları da sahteydi.
Modern dilenciliğin çok çeşidi bulunuyor.
Siverek’in en işlek caddesi üzerinde, aniden karşınıza çıkan ve yalvaran bakışlarıyla size bir mendil satmak isteyen, yada elinde bir ayakkabı fırçasıyla haberiniz olmadan ayakkabılarınızı ısrarla fırçalamaya çalışan” abi parlatayım ne olur..”türünden yalvaran bakışlarla sizi mahcup eden küçük yaştaki çocuklar.
Bir kıraathanede yorgunluk çayı içerken, bir iş adamı edasıyla elindeki kartı size uzatıp dilenmeye çalışan kartvizitli dilenci kızlara İnanıp inanmamak arasında bocalarken ne yorgunluk çayının tadı kalmış nede keyfiniz.
Bir başkası, elinde çekilmiş bir röntgen filmiyle, size yaklaşıp yalvar yakar yakınının kanser olduğunu söyleyip, avuç açan insanlar.
Bir öğlen yemeğindesiniz yanınıza saçları kirden pas tutmuş, küçük bir kız çocuğu yaklaşıp, gayet doğal bir dille” Abiler ben dilenci değilim iki gündür yemek yemedim, bana bir yemek parası”
Para yerine yemek ısmarlama talebinize karşılık” ağabey benim kardeşlerimde aç, ben yesem onlar yemese olmaz, siz bana para verin ben eve ekmek götüreceğim” vicdan mahkemesinde sizi savunmasız bırakan bu sözlerin ardından eminim çoğunuz birkaç kuruş vermişsinizdir o küçük kıza.
Geçtiğimiz günlerde bir dostumun iş yerine gelen, bir kadın, hiç tanımadığı dostundan borç para ister. Dostum kendisine bir miktar para verip, borca vermediğini kendisine hoş helal ettiğini belirtir, kadını yolcular.
Birkaç gün sonra kadın tekrar dostumun iş yerine gelir. Bu kez aç olduğunu, yemek alması için birkaç kuruş para ister. Dostum kadından şüphelenir.”Otur sana lokantadan yemek getireyim” kadın çocuklarının da aç olduğunu belirtip, bu teklife yanaşmaz, ekmek parası ister. Arkadaşım kendilerine yakın bir fırından ekmek fişini satın alıp kadına vermeyi teklif eder. Kadının derdi para.. Arkadaşım kendisine para vermeyeceğini, buna karşılık ekmek ve aş ihtiyacını karşılamaya hazır olduğunu söyler. Kadın eli boş gidince bir daha arkadaşıma uğramaz.
Yanlış anlaşılmasın ben aç insan yoktur demiyorum. Benim dikkat çekmek istediğim insanların duygusunu sömürüp bu yolla geçimini sağlayan insanların gayri ahlaki davranışlarıdır.
Oysa benim inancıma göre insanın alın terinin karışmadığı her lokma haramdır.
Saygılarımla…