Sevgili arkadaşım Romancı, Yazar ve Şair Rıfat Mertoğlu'nun kaleminden güzel bir şiir yansıdı şiir severlerin yüreğine: "Senden sonra hiç sevmedim ben" isimli şiiri. Bu yazımla bu şiire küçük bir gönderme yapmak istedim.
Sevdiğinden ayrı düşüp yüreğiyle, çelişkiler yaşayan yüreğini yaşadığı sürece sevgi mezarlığına çeviren belki yüzlerce insan tanıdım eskiden. Ama eskiden çok eskiden paranın, yalanın, şehvetti kirletmediği adam gibi adamların sevdalar yaşadığı kadim kentlerin dokusu ve duygusu bozulmadığı yıllardı.
Hani şu sanal aşkların yaşanmadığı, bir tuşla silinmeyen sevgili adları; yani paranın ve yalanın kirletmediği yüreklere emekle kazılan sevgilinin adının sır gibi yıllarda da sararmış mektup sayfalarındaki fotoğraflarda kalan yıllar.
Sevgili kardeşim, dostum Keko Rıfat asil yürekler bir kez sever adam gibi sevmelerin ne adı kaldı nede asil yürekli o sevda adamları.
Önce şehir değişmeye başladı. Kadım dostlukların ve sevdaların yaşandığı Küçelerinde çocukların mutlulukla oyunlar oynadığı, Küçeleri cadde yaptılar. Yıkıldı her yağmur sonrası biraz toprak biraz da sevda kokan evler.
Şehir değişti, insanlar değişti, yere düşerken annemden önce dizimi öperek acımı dindirmeye çalışan Sultan teyzelerim kalmadı. Küçeler cadde oldu, Sultan isimleri Hale' Jale oldu. Sevmelerin biçimi değişti…
Nerede o küçelerde yaşanan destansı sevgiler. Aşkımızı ilan ederken komşu kızıyla sevgiliye armağan ettiğimiz telden saç tokalarının yerine şimdi sanal âlemde" ilişkisi başladı, bitti ya da karışık ilişki oldu" Artık sır gibi saklanmıyor yarın iki tel saçı her gece baş koyduğumuz işlemeli yastığın bir köşesine.
Güzel duygularda göçüp gitti, eyvanlarına yuva yapan (Hechecıkler) kırlangıçlar gibi göçüp gittiler, iyi insanların kara taşı bile ağlatan namuslu sevdaları gibi bir bir gittiler Siverek elinden bilinmeyen diyarlara…
Rıfat Mertoğlu Kekom "SENDEN SONRA HİÇ SEVMEDİM BEN" Sana bir sırrımı vereyim. Bende bir zamanlar sen gibi diyordum. Ondan sonra sevmem. Bu diyalektiğin kanununa eşyanın tabiatına aykırı diyerek Ondan sonra da sevdim. Sevmedim desem yalan olur…
Ölenle Ölünmez diyerek herkesi biraz onun gibi sevdim.
Ne hikmetse herkes onun gibi yüreğimi acıtarak, beni boynu bükük bırakarak, ya gecenin karanlığında, ya da güneşin ilk şafağında yüreğimden, beynimden sevdamı çalan ve parmak izleri alınmayan birer hırsız, ya da faili meçhul cinayetin katilleri gibi; Bedenimi ve en önemlisi yüreğimi ortada bırakarak…
Her acı bir iz bırakarak yaşamımdan. Kimileri annemin ölümü kadar derinden sarsarken kimisi de 22 yaşında toprağa düşen bacım kadar ciğerlerimi parçalayarak gittiler.
Her gidişinin ardından oğlu ölen bir annenin acısını sevda ocağıma bırakarak, yaralayarak ve ağlatarak gittiler…
Pusulandı güneş, sabahı zor olan günler yaşatarak…
Yüreğim yandıkça asileşti sevmelerim.
Küllenmiş yüreğimden yeni sevdalar yeşertim.
Ben insandım ve insanlar tarafından öldürülüyorum, azar azar.
Yürek dediğin arsız bir dikendir Kekom biraz toprak, yağmur veya gözyaşı hiç fark etmez yeniden sevdalanır ölümlerde.
Ölümlü sevdaları sevdim ben. Onun için beni öldürecek aşklara yani ölümlü sevdalarda yaşarım.