Dünyada küresel değişim, dünyanın her köşesinde ayrı bir tahribat, giderek yoksulluk ve açlığın büyütecek, bir başka deyimle insanoğlu kendi sonunu. kendi elleriyle hazırlamış olacak.
Gelişen tehlike en çok tarıma elverişli arazileri etkiliyor. Tarımda doğal olmayan, kimyasal içerikli gübre ve tarımsal ilaçların kullanımı tarımsal alanları ve doğal olarak insanların sağlığını olumsuz etkiliyor. Doğal olmayan gıda ürünleri zamanla insanların bedeninde hastalıklara yol açıyor, ilçe üretimini elinde tutan kapitalizmi bir yerde doğal dengemizi ve sağlığımızı bozarak bizden her şekilde para kazanıp bir türlü, dolmayan midesini canımız kast ederek doldurmaya devam ediyor. Boşuna dememişler:” kapitalizmim gölgesini satamadığı ağacı kökünden keser”
Yaşadığımız Siverek bölgesi ve genelde Güneydoğu Anadolu’nun büyük bir kesimi halen bakire ve verimli. Bilim adamlarımız, emekçi köylülerimiz örgütlenmezse kapitalizmim canavarı bize dış geçirecek.
Değişen çağla birlikte, sınıfların ve toplukların yapısı da değişiyor. Sosyalistler uzun yıllara kurtuluşun işçi sınıfında olduğuna inandı. Bu düşüncenin ideologlar köylüleri sınıf kabul etmiyor, yaşanacak devrimlerin İşçi sınıfı öncülüğünde olduğuna inanıyorlardı.
Yıllar önce durum belki onu gösteriyordu, fakat köprülerin altında çok sular geçti. Son yıllarda yaşanan teknoloji devrimleri sınıfların yapısal kökenini değiştirdiği gibi, çağımızda gelişen teknolojinin desteğiyle sınırların ötesinde başta yeni arkadaşlık edinme ve teknoloji aktarımının yanı sıra dünyanın en ücra köşesinde yaşanan sosyal gelişmeleri Siverek’in en uzak köyünde yaşayan vatandaşların cep telefonlarına geliyor. Yani sadece ideolojiler değil, har türlü gelişmeler sınırların, tellerine, sınıfların ideolojik baskılarına takılmadan cepten cebe geliyor.
Her insan geleceğini kirletmeme adına yaşadığı dünyanın daha güzel bir dünya olmasından sorumludur. Bu insanlığın doğada kalma mücadelesi açısından da önemlidir ve gereklidir.
Hafta sonu CNN Türk televizyonunda ekonomiyle ilgili bir program izledim. Özetle programda Türkiye’ni gelişip kalkınması için modern ve organik tarım alanlarının korunması ve bu alanların geliştirilmesi gerektiğinin altı önemle çizilerek yenidünya ve Türkiye açısından önemli mesajlar veriliyordu.
Programın konuğu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Başkan; İzmir bölgesinde modern ve organik tarımın yapılabilmesi için, Belediyenin tüm imkânlarını seferber etmiş, birçok insana kırsal alanda istihdam sağlamış. İzmir Başkanı şöyle diyordu” Yerel yönetimlerin asil görevleri kanunlarla belirlenmiş, yol, kanal, su, yeşil alan yapmak hizmet değil, bunlar asil görevimiz. Önemli olan kentin genel anlamda ekonomik, kültürel kalkınmasını sağlayacak olanaklar oluşturmaktır, insanların ekonomik yaşamlarını iyileştirmektir, ancak ben bunlara hizmet diyorum ve İzmir için tarım, Turizm, doğa sporları, kırsal alanda kooperatifçiliğin geliştirilmesine katkı sunabilirsek hizmet etmiş oluruz”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını hayranlıkla izledim. İzlerken ah Siverek sen neden böyle boynu bükük kaldın? Diye içimden bir ah geçirdi.
İzmir’de yerel yönetimin uyguladığı kırsal kalkınma projelerinin Siverek’te uygulanması, acaba bu günün koşullarında; bir rüya veya bir fantezimi olur diye çok düşündüm.
Siverek kırsalında yaşayan insanlarımız arasında ki örgütlenmelerin boyutu yok denecek kadar az, başka bir deyimle üç kardeşi bir araya getirip bir işte ortak tutmak zor gibi görünse de, bölgede yerel yönetimlerin ve özellikle merkezi hükümetin desteğiyle kırsal kalkınma kooperatifleri kâğıt üzerinden alıp yaşama uygulamak gerekiyor.
Siverek tarım ve hayvancılık alanında yapılacak yeniliklerle, yerel ve merkezi hükümetin desteğiyle kalkınacağına inanıyorum.
Çok basit bir örnek olacak ama anlatmadan geçemeyeceğim” Siverek belediyesi Büyükşehir sistemine geçmesinden bu yana kırsal alanda çok sayıda hayvansal sulama göletti yaptı. Bu çalışmaları gidip yerinde görme imkânım oldu. Hayvancılık yapan insanlarla konuştum. Bu güne kadar susuzluktan dolayı, ellerinde ki hayvan sayısını azaltmaya çalışmışlar, göletlerin devreye girmesiyle besiciler hayvan sayısını artırarak ekonomilerini bir nebzede olsa geliştirmeyi başarmışlar. Bu basit bir örnek yerel yönetimlerin katkısıyla bölgede, tarımsal kalınma, doğa turizminin gelişmesi adına çok şey yaşanabilir diye düşünüyorum.
Siverek’in gelişimi kırsal alanın gelişimiyle mümkün olacak.
Nasıl mı? Gelecek yazılarımda bunu kendimce anlatmaya çalışacağım..