Böylemi bitmeliydi, böylemi olmalıydı gidişin cinayet sonrası suç aletiyle kaçan bir katil edasıyla mı gitmeliydin?
Bunca yeminler, el ele ölüme gidebileceğimiz yeminli günleri unutarak, yazın sıcağında buzlu bir su içer gibi, içine sindire sindire mi gidiyorsun!
Gel etme eyleme, koma beni kurdun kanununun hüküm sürdüğü, çakalların adalet bekçisi olduğu, zebanilerin sevgi pınarlarının başında aşk şiirleri okuduğu, insancıkların insanlık okulunda öğretmen olduğu bu diyarda beni bir başıma koyup gitme…
Gitme…
Ayrılığa doğru giden her adamın yüreğimde jilet kesikleri bırakıyor, durdur adımlarını daha çok kanatma.
Gitme gidersen matem evine döner yüreğim, yetim bir çocuğun gözyaşlarına döner gözlerim…
Gel etme eyleme gitme gitme.
Ateşsiz yanarız, küle döneriz, antik bir kentin adresiz sokarlında, yitip gideriz ikimiz…
Gitme ne olur!
Bir daha hangi ana doğurur bizi. Gidersen yalnızlıklarım, korkularım çoğalır, sensiz geçen her zaman dilimi saat yel kovanı misali bıçaklar beni yalnızlık saniyeleri, bir yanım sensizlik şehrinde deli divane…
Gitme sensizliğin mili çekilir gözlerime kör eder beni sensizlik, karanlıklar çöker şehre kuşlar, çiçekler ben ağlarım sensiz.
Gitme iflah olmaz dertlerin pençesine düşer bedenim.
Beni ben yapan sen giderse, ben o bildiğin ben değilim yabancılaşır benliğim.
Sen gidersen faili meçhule bir anız yangınında, yanmış küle dönmüş bir serçeye döner bedenim.
Gitme
Gidersen sende ki beni öldür öyle git.
Bende ki sen yüreğimde yaşadıkça ben her gün ölürüm…
Gel etme eyleme beni yalnızlığınla öldürme