KAP KARA GÖZLERLE BAKTI SON KEZ YAŞAMA..
ÖLÜMÜN BİR DİĞER ADI SOMA...
UNUTMADIK EMEKÇİ ÖLÜMLERİNİN ADI KADER DEĞİL İHMALDİR.
ESKİ BİR YAZIYLA SOMA EMEK VE EKMEK ŞEHİTLERİNİ ANIYORUM.
Kömürün tozu. Ölümün adı oldu. Gökyüzüyle birlikte yürekler karardı.
Kömürün tozu gözyaşlarına karıştı, siyaha döndü gözyaşlarının rengi.
Ölümü hep bizi buldu, bir lokma ekme uğruna koşarken kimimiz ırgattık yollara döküldü kanımız, kimimiz tersane işçileriydik savruldu bedenimiz gökyüzüne kimimiz başkaları için kara elmas bizim için bir lokma ekmeğin adıydı.
Yabancısı değildik ölümlerin. Haberdardık Azraillin nefesini hissediyorduk ensemizde. Biliyorduk bir lokma ekmek uğruna yasa boğacaktık herkesi, bizden öncede böyle ölmüşlerdi…
Adımız Ahmet, Mehmet, Ali olsa da işçiydi ortak adımız.
Yazının burasında tıkandım kaldım. Boğazım düğümlendi, ağlamak çaresizlik miydi? Yoksa insan olmanın adımıydı?
Çok şey yazmak geliyordu içimden ancak tıkandım dün geceden. Bu gün Gazeteci arkadaşım Dersim Doğan Haber Ajansı temsilcisi Ferit Demir kardeşimin Soma da yaşanan ölümlerle ilgili yazısını görünce yazdığım üç beş kelimeyle sizlerle ölüm kokan bu yazıyı paylaşmayı istedim.
Aslında hepimiz öldük!
Soma'da kömür ocağında... sönen onlarca ocak...
Ana, baba... kardeş ve insanlık ağlıyor...
Hala kaç işçi maden ocağında bilen yok...
Kaç işçinin hayatını kaybettiği bile tam bilinmiyor...
Aslında bu ülkede en basit olan ölmektir ya da öldürmektir...
Maden ocağında, fabrikada, şantiyede ya da sokakta yürürken ölme ihtimalin her zaman vardır...
İnsana değil paraya yapılan yatırımlar var doldukça bu ülkede ölümler sıradan olur...
ve Soma...
Yine anaların gözyaşı yine kardeşin bacının abinin babanın nenenin dedenin... Dinmeyen gözyaşları...
Bu ülkede ölmek çok basit öldürmek sıradan olmuş...
Yarın çıkar açıklar devlet büyükleri...
Soma'daki işçi kardeşlerimiz Şehittir...
Şu kadar tazminat ailelerin hesabına yattı…
İşte budur ülkemizde insana verilen değer...
Tazminatlar hesaplarına yattı... ne kadar basit ölmek değil mi? ...
Soma'da gökyüzü, toprak kuşlar ağaçlar taşlar bile ağlıyor...
Türkiye ağlıyor...
Dünya Ağlıyor
Ve Türkiye'nin her noktasında analar gözyaşı döküyor...
Maden ocağında ölmek kader olmuş ülkemizde...
Aslında Soma'da çalışan işçiler bir gün öleceklerini bilerek çalışıyordu o madende...
Türkiye'de işsizlik almış başını gidiyor…
Evde bekleyen çocuk varsa eş varsa, anne, baba varsa ve eve akşam eve ekmek gerekiyorsa...
Ve aç çocuklar evde masumca oturuyorsa…
Maden ocağına koşarak gider Soma'daki, Zonguldak'taki madenci...
Hem de ölümü bilerek..
Biliyorlar ki işçi sağlığı işçi güvenliği alınmamış..
Biliyorlar ki denetlemeye gelen müfettişler iyi ağırlanacak...
Ve biliyorlar ki patronlar hep Kazanacak işçiler kaybedecek...
Çünkü burası Türkiye çünkü hukuksuzluk almış başını gidiyor....
Aslında Soma'daki işçilerin maden ocağında çıkan cansız bedenleri ülkemizdeki duyarsızlığın vurdumduymazlığın dışa vurumudur...
Bir türkiye gerçeğidir Soma'da maden ocağında çıkan her cenaze...
Ve Soma'da şu an bilinen açıklanan 205 can yok oldu gitti...
Dile kolay şu an 205 birkaç saat sonra kaç olur bilinmez...
Türkiye bilinmezler ülkesi..
Kısa bir sürenin ardından sayı netleşiyordu; 301 Can, yüzlerce dul ve yetim... ve birileri utanmadan buna kadar diyecekti. İhmaller zincirinin adı kader sayıldıkça ölümler ve acılar artarak yürekleri yakmaya devem edecek.
Soma'da işçi cesetleri bile sayılamıyor...
Ama birilere en güzel para sayar bu ülkede bizlerde bakar dururuz
onlar paralarıyla eğlenirken zevkten ölür
Bizler işçiler emekçiler para kazanmak isterken ölürüz.... aramızdaki fark budur...
Ve söylenecek yazacak çok şey var ama....
Susmak gerek şu an..
Aslında hepimiz öldük Soma'da....
Toprağa giden Can'larımız var madenci kardeşlerimiz var...
onlara saygıdan şimdilik bunlar olsun...
Soma'da ölümü bilerek o maden ocağına giren ve cansız bedenleri çıkan bütün işçi kardeşlerimizin anıları önünde saygıyla eğiliyorum....