Yazımı başlamadan önce şunu belirtmek isterim; “Rabbim Hiç kimseye kardeş kavgasını göstermesin! En kötü devlet yönetimi devletsizlikten iyidir” diye düşünüyorum.
Bizimkisi temenniden öteye hiçbir siyasi amaç gözetmeyen iyi niyetli bir dilektir. Bazılarımızı böyle düşünmeye sürükleyen yanı başımızda ki Suriye felaketidir. Suriye de yaşananlar ve muhacir Suriyeli kardeşlerimiz in sığındıkları ülkelerde yaşadıkları insanlık dramıdır.
Suriyeli muhacirlere en insani yaklaşımı gösteren ülke Türkiye’dir. Bu insani davranış biçiminin temelinde Muhammedi oluşumuzdur, bizi yakınlaştıran mukaddes kitabımız Kuranı kerimdir.
İç savaşın yani kardeş kavgasının yoğunlaştığı dönemlerde Türkiye’nin her yerine muhacirler sığınmaya başladı. Siverek Yardımlaşma Derneği(SİYAR DER) üyesi ve İHH gönüllüsü olduğum için Suriyeli muhacir kardeşlerimle bire bir ilişkilerim daha çok oldu.
Yaptığımız yardımlara rağmen, bizi kıran, boynumuzda kira, elektrik su bedelini bırakıp bir eyvallah demeden kaçan onlarca Suriyeli aileyle karşılaştık, kelimenin tam anlamıyla nankörlük hançeriyle yaralanmamıza rağmen biz Allah için yardım yaptığımız için, bu olumsuz davranışlar belki bir süre bizi üzdü, ama hiçbir z aman, bu yurdu, yuvası dağılan, çocuğu, kardeşi, babası, annesi ölen bir kolunu bacağını Ülkesinde bırakan gözlerini kayıb eden, bu mazlumlar gözümüzden asla düşmedi. Siverek insanı ekmeğini, battaniyesini, aşını paylaşan hatta bazıları evlerini bile paylaştı.
O dönemde Siverek’e gelenlerin çoğu kadın, çocuk, yaşlı, sakat ve hasta insanlardı. Son yıllarda savaşın dozu artıkça gençlerde gelmeye başladı. Gençlerin Türkiye’ye gelmeye başlamasıyla ekmeğini, aşını bölüşenler” bunlar neden ülkesinde değil, bunlar neden Emperyalizme karşı ülkesinin onurunu korumuyor, saç uzatıp, elini kolunu sallayıp hiçbir şey olmamış gibi yaşayabiliyorlar. Suriyeliler daha ucuz iş gücüyle çalıştıkları için, inşaat alanları ve diğer alt hizmetlerde Türkiyeli iş adamlarının tercihi Suriyeli olunca öfke ekşimiş ayran misali kabarmaya başladı.
Suriyeli yoksullar alt kademe işlerde çalışırken Ülkesinden kaçan para babaları özellikle Metropol kentlerde şirketler kurmaya başladılar, Kurulan birçok şirketin vergi kaydı yok. Dün Şanlıurfa’da caddelerde dolaşırken özellikle Arapça tabelalar dikkatimi çekti, özellikle kuyumcuların çoğu Urfalı değil Suriyeliydi. Suriye iç savaşı uzadıkça Suriyeli muhacirlerle yaşadıkları kentleri insanları arasında duygusal kopmalar başladı.
Suriye politikasını ister beğenin, ister beğenmeyin Son dönemlerde askerlerimiz bu topraklarda yaşamını yitirmeleri. Gerek sosyal medyada, gerekse Türk basınında Suriyeli gençlere karşı hızla yayılan bir öfkenin oluşmasında en büyük etken oldu.
Bu öfke her geçen gün büyüyor. Özellikle entel takılıp, giyim ve kuşamına önem veren pahalı parfümler kullanıp boyunlarında altın kolyelerle dolaşan Suriyeli gençler kendi ülkelerinde savaşmadıkları için, yaşadıkları ülkede ekmek elden, su gölden misali rahat ve vurdumduymaz yaşamaları öfkeyi artıran nedenlerden sayabiliriz.
Onur ve haysiyet, ülke sevgisi gibi, insanı insan yapan duygular insanın yüreğinde olmalıdır. Bir insanın yüreğinde bu duygular yoksa zorla aşılayamazsınız. Sivereklilerin dediği gibi” kalaboğazında namus satıl mı ki 250 gram alak”
Suriyeli gençlerin Ülkelerinde savaşmadıkları için öfkelenmenize, kızmanıza gerek yok, onları içinde yaşadıkları utançla bırakın diyeceğim ama zaten o utanç olsaydı. Ülkeleri bu halde olmazdı.
Korkum odur ki duyulan bu öfke en üst noktaya çıkıp Suriyelilerle bir çatışma ortamı doğmasına neden olsun.
Biz yinede tüm öfkemizi, kızgınlığımızı bir yere bırakalım Allah hiç bir insanını vatansız bırakmasın bize yakışan mazlumlara ENSAR olmaktır.