Değişiyor zamanla sevmelerin anlamı, eskiden yaşanırdı ölümüne sevdalar bu şehirde. En çokta imkânsız aşklar yaşanırdı bu kadim kentin küçelerinde. Uzaktan uzağa yanan bir mum gibiydi sevenlerin yüreği. Karanlıklarda parlardı iki çift göz kavuşmayı bekleyen kumrular gibi. Aylarca yıllarca beklenirdi, sabır ve sevgi genç kızların gece yarılarına kadar işlenirdi kanaviçelere. Saklanırdı en yakınındakilerden yürek yaraları.
Bir sır gibi ölümcül sırlar gibi kalırdı yüreklerde. Dedim ya biz Siverek insanı hep masum ve çocukça sevdik. Adam gibi severdik öyle üç beş aylık kaçamaklar değil ölümüne yazılırdı sevdiklerimizin adı namus künyemize…
Sinan kirvenin aşkı olmayacak duaya amin gibiydi. Bazı insanların sevmelerine geleneksel ve dinsel yasaklar konulmasına rağmen inadına severlerdi sevdiklerini öyle böyle değil ha ölümüne severlerdi.
Böylesi sevdalar kalmasa da günümüzde, halen beli bükülmüş, sevdiğinin üzerine yemin edip bir daha hiç kimseyi sevip evlenmeyenleri parmaklar gösterirler Siverek küçelerinde" Bak bu adam bir kız sevdi vermediler, o gün bu gün yüreğine taş koydu evlenmedi bir daha" Bu adamların sayısı artık bir parmağın sayısından çok az, ölümsüz aşkların kahramanları hayata değil, zaten ölümüne sevdalarda kalmadı bu şehirde. Küçeler yıkılıp modern binalar yapılırken sanki o eski sevdalarda betonlar altında kaldı, şimdilerde naylon bir balon oldu sevmeler ilk bakışta sonrası acı ve hüsran aşka hürmet kalmadı neon ışıklı kentlerde, Siverek'te eski Siverek değil neon ışıkları bu kenti de aydınlatmaya başladı. Koçali baba türbesinde sevdiğine kavuşmak umuduyla yakılan mumlar cılız kaldı, aşka artık yürekleri aydınlatmıyor, aşk karın doyurmuyormuş bu şehirde, gözler gözlerinin içine bakacağına gözler artık cüzdanlarda kaldı. Koçali Baba türbesine yakılan mumların dilek şekli değişti, kızıma oğluma kadrolu iş, kıza zengin koca oğlana zengin aile kızı gelin, aşk bir kâğıt parçası gibi bu şehrin tozuna karışıp çöp depolarına gidiyor.
Sevdiği kız yüzünden bir daha yürek kapısını aşka ölümüne kapatan sanatçı bir insanla konuşma fırsatı buldum. Rahmetli Hanif'i Balabanın Siverekli her kes tanırdı hatta bölgenin birçok müzisyeni bu sevda yorgunu insanı tanırdı. Bir daha hiç kimseyi sevmedi yemin etti dostlarının" seni evlendirelim önerisine sert cevap" verdi.
Genç bir gazeteciyken Hanifi babadan ustadan canlı bir iki parça dinledikten sonra; yüreğinde ki katmer tutmuş sevdaya dokunmak istedim. Önce o babacan ses tonuyla şunu dedi " Allah'ın seversen kekom açma yaramı, kanatma beni, seni severim ama yakma bak üstüme gelirsen giderim buradan" Ben ona anlattım onu acılarına benzer acıları yaşayan insanları, biraz yumuşadı. Bak Kekom" ben İstanbul üniversitesinin kantinini işletiyordum, Orhan Gencebay yeni piyasaya çıkmış benim yaptığım besteleri seslendirmeye başlamıştı, mutluydum, seviyordum sonra darbesini yedim bir daha aşka sevmeye tövbe ettim, başka bir şey sorma o üniversiteli bir güzel kız ben kantinci sorma kekom Allah'ın seversen deşme şu kabuk bağlamış yarayı kanatma lo Allah'ın seversen bizim Siverek'te bir deyim var" Taziyelerde herkes ölüsüne ağlar" misali gözlerim dolmuştu. Kısa bir ölüm sessizliği girdi aramıza…
Kısa bir sessizlikten sonra kendisinden hacı pınarın düzü Bakkal Mahmut'tun kız türküsünü isteyince o sevgiye şefkate hasret gülüşüyle " kekom bu gece sen hep yaşanmış ölümüne sevdalarını benden istiyorsun, bakkal Mahmut'tun kızının hikayesi gerçektir, bir asker Bakkalın kızını sever bakkal kızı askere vermez, bir hasretli delice bir sevda yaşanır"
Konuşmasının ardından bağlamasına sarıldı, mızrabı sertçe vuruyordu tellere sanki yüz yılın acısını çıkarıyordu bağlamasından, Hep çalıp hem söylemeye başladı türküyü...
Bir sigara iç oğlan
Gel kapıdan geç oğlan
Beni sana vermezler
Bu sevdadan geç oğlan di gel gel
Hacı pınarın düzü
Mevla'm ayırdı bizi
Bakkal Mahmut'un kızı
Yaktı yandırdı bizi di gel gel
Al oğlan bu da sana
İpliğin dolasana
Oğlan darılma bana
Kanım kaynadı sana di gel gel
Yıllar sonra bir parmağın sayısını geçmeyen bu ölümcül sevdaların mağduru, değerli sanatçı ve bestekâr dostum Hanif'i Baba bir caminin avlusunda gözlerini yumdu Yaşama aşka…
Dedim ya Siverek bir sevda kentidir ve biz hep imkânsız aşklar yaşarız yüreklerimizde…