İzler, bir de anılar... Kutsallık dolusu bir Deruni. Sessizler bilir, Kabuksuz kanayan yaraları. Güneşsiz sabahlar, iç çekmekte. Sessiz, hasret dolu her an… Diğer yanda Durmaksızın cömertçe çarpan kalp... “Zamanla durur” derler. Bazı zamanları unutmuş olmaları gerek, bunu diyenler.
Ve bazı zamanlar... Yok hesabı bu zamanın. Ve bazı insanların sevgisi hesapsız. Zamansız...
Bir çocuk, İçine saklamış kalbini. Duygularını sessizliğe almış. Ne zaman tutunsa zamana, yani sığındığı çaresizliğe, yine elinde emanet bir kalp kalır. Ve bu zaman durur,ilerlerken saatler. Bir eylül ayı, hayali akar anıların, izlerin, müsrifçe... Ve hayali cisimleşir, Yani gözyaşı olur birden...
Bir çocuk,
Gizlediği onca kutsalı yalnızca kalemine fısıldayabilir, bu gerçek –yalan- dünyada. Kaleminden dökülenler kan olsa da yine alır eline kalemini;
İlk harfi yine gider harflerin ilkine(A). Harfleri dizer bir bir... Sonra yine döner dolanır ilk harfe " Ahhh..." çeker mısra mısra. Ve şiirler dolusu bir sessizlik akıverir kâğıda... Dalga dalga mürekkep, yükü ağır...
Bir Çocuk, Sessizliği büyük, lakin yük değil. Kutsalı en seçkin yerinde bu çocuğun. Derunide, kutsalsın ana vatanında.
Bir Çocuk,
Elinde kalemi ve buluştular yine şiirlerde. Her söz, sessizliğe bir kapı açar. Her harf adım adım yine başa döner. Harflerde tarifsiz bir heyecan. Kelimeler kifayetsiz, et-tırnak.
Bir Çocuk,
Sessizliği zarif bir nefes çekiyor şiirlerle. Sessizliği suskun, hasretli bakışlarına vurdukça kelimeler. Harflerde, kelimelerde bir arife esintisi.
Bir Çocuk,
Kaleminde büyük bir bayram. Koca Suskunluğunu kurban ediyor mabedine. Hz. İbrahim’in vadi misali, atıyor bıçağı kaleminin ucuna.
"Elleziy ‘alleme bilkalem"