Gurbete çıkıyorum ağır adımlarla. Kendimden uzaklaşıyorum. Kim kesti bu bileti? Böyle zamanlarda kesilen biletler hep vuslata, memlekete, eşe, dosta, sevgiliye kesilir. Bayramlardan önce , bütün yollar adım adım sevince yaklaşır oysa.
Bu bir veda değil sakin yanlış anlama. Şikâyet de değil. Bayram en güzel sevinçlerin, mutlulukların paylaşıldı zamandır. Herkesin her zaman en güzeli ile bu zamanları yaşaması temennimdir. Ben Kendim bu zamana yürümüyorum işte. Benim hüznüm bundan. Gurbete çıkıyorum ağır adımlarla. Mabede veda etmeden koyuldum yola. Kim kesti bu bileti?
Çantamda taşıdım tek şeyim; yüreğimdi her zaman. Bu sefer onuda götüremiyorum. Kendi avuçlarımla boşaltım çantamı. Yüreğim arkamda kalıyor. Sukutlu çığlıklarla arkamdan sular dökerek. Ruhsuz yürüyorum işte. Git gide kendimden uzaklaşarak, gurbete doğru ilerliyor ağır adımlarım.
İlerledikçe...Yaşlı bir zamanın çaresizliği sarıyor içimi, birde yetim bir çocuğun hüznü , bayramı yaşamaya dair. Dokunduğum her şey kayıp gidiyor gözlerimden. Unutacak değilim ama bunu da bil, suskunum sadece.
Ey Mabedim, bana gösterdin ki; Gurbette yaşamışım koca bir ömrü, memleketim neresiymiş bilmiyormuşu(z)m. Kaç ömre yetecek kadar yalnızlık çekmişiz meğer, kaç ömre yetecek kadar çile... Hep ihtiyar bir zamanı yaşamışız meğer.
Zaman şu en büyük muamma, gösterdi bütün inceliklerini gizlice, sonra çekti ellerini usulca üzerimden, çarem çaresizliğimden başkası değilmiş meğer anladım, o günden beri bu yolculuğa çıkmak için biletler kesilmiş.
Şimdi bir çocuk olmak vardı, esmer çayır’ın sokaklarında kalbini büyüten. Ya da bir liseli yaşının baharında istediğin üniversiteye doğru hazırlanan. Bütün biletleri sana kesebilen bir zamanda. Aynı şehirde olmakta yeterdi oysa, eğer aynı telaşlı kokuyu görebilseydik ya da bir sarı tişört ve yeşilimsi elbiseyi giyseydik.
Anlattığım ve söyleyeceğim her şey söyleyemediklerimi bilmen için biliyorsun, sen kelimelerime güveniyorsun, bense sessizliğe güveniyorum.
Gözlerinin altına yaslıyorum başımı. Gitmenin acısından gözlerimi kapatarak. En çok yalnızlık kapılarına çarpan adımlarımı görüyorum rüyamda, uçsuz bucaksız boş koridorları. Koridorlarda anıları toplayan ermiş çocuğu ve yaşlı gözleri . Çaresizliğini saklamak için karanlık bastıktan sonra eve dönen Ermiş Çocuğu… Son iftar ezanları okunuyor sonra uyanıyorum. Gözlerimdeki son bakışlarını alıyorum üzerime üşümemek için. O bakışlar olsun istiyorum yanımda giderken de. Ağır adımlarla Bayram gurbetine gidiyorum.
Bu bir veda değil. Bir hüzün zamanı. Veda edecek değilim. Asla veda edemem de. Sadece çoktan kesilmiş biletlerin acısının inlemesidir.
Ey Mabedim, kendi içimde uzunca bir yolculuğa çıkıyor gibiyim. Çaresiz ve mesafesiz adımlarla, öylece kendimden, senden uzaklaşıyorum. Ufukta görünen tek yer gurbet. Her bayram, bayram değildir. Erzurumlu Lütfi Hazretlerinin dediğindendir Bayramım. Bayram ancak;
"Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüznü keder def ola
Dilde hicab ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola
Tevhid ede şevk ile
Hakkı seve şevk ile
Tasdik inerse dile
Bayram o bayram ola
Dildeki Rahman olur
Dertlere derman olur
Azade ferman olur
Bayram o bayram ola
Lütfi'ye lutfu kerim
Erişe Rahmi Rahim
Ber murad ede fehim
Bayram o bayram ola
(Alvarlı Efe Hazretleri)