Şairlerin bile şikâyetçi olduğu, Tanrıların dahi inanırlarını onun ile korkuttuğu; dağ başındaki çobanın, kaçış için ıslıklara sığındığı; Kurbağaların karşı koymak için "vurk, vurk" diye bağırdığı; hastaların, boğuştuğu kâbus. Yalnızların korkulu hissiyatı. Özleyen gözyaşların pınarı. Ey Karanlık! Nedir seni bana dost yapan?
Trenlerin, otobüslerin kaçtığı
Annelerin bitmek bilmeyen sancılı endişesi
Kibritçi kızın kibritlerini bitiren
Mumların tükenmekten kurtulamadığı
Yolcunun yolunu yürüyemediği; yolu bitiren
Kuşların kanatlarını kıran
Güllerin boynunun büken
Ey Bülbülün sesini kesen. Nedir seni, bana fısıldatan, Kalemime mürekkep ve sözcüklerime yol yapan.
Ya seni, bitmiş olan yoluma, yol yapana ne denmeli?
Sana diyorum ey gece sana. Sen değimlisin;
Gökyüzüne dumanlar salan
Gözlere perde çeken
Sılaya şafak saydıran
Güneşi batıran
Nedir seni bana doğuran? Küllerimi yeniden alevlendiren ve yaşlanan yüreğimi çocuklaştıran. Herkesin şikâyetçi olduğu, bana ise müjdeleyici olan dostum.
Sana diyorum ey gece sana. Sen değimlisin;
Sessizce akan pınarlara ses veren
Yıldızlara göz çevirten
Nedir beni bu karanlığın ışığına emdirten?
Ve bana; Herkül'ün gücünden, Afrodit'in şehvetinden, Athena'nın bilgeliğinden da fazla ve Dionysos'un deliliğinden; daha büyük delilik veren.
Ey güneşimin doğuşu…
Bana kendi ışığıma dönmeyi öğreten.
Bana, kendimden kopan renkleri yeniden veren.
Bütün kopan renkler, şimdi daha güzel ve yüksek sesle konuşur Deruniyle.
Bir sevgi özlemi var ki sende, öz dili ile sen söyler oldun Deruniye.
En güzel ışıksın sen Deruniye.