İnsanlık tarihi yol ile başlar. Aslında her bir şey yol ile başlar. Belki Bu yazımı yazmaya başlamam bile bir yoldur. Peki, nedir bu yol? Yol zamanın bir fonksiyonu ya da mekânın bir parçası mıdır? Yok, belki de hiç alakası yoktur. Niye mi çünkü yol yoktur sen yürürsen yol olur. O zaman yol, Hızın zamana bölünmüş halidir. Yolda olmak bir hıza sahip olmayı gerektirir. Aksi durum durmaktır. Bu da yolda olmamak demektir.
Zaman, mekân ve hıza sahip olmak yolda olmak anlamına gelmez. Yolun bittiği yerde zaman da mekân da hızda vardır. O zaman Yol yoktur, sen varsan yol olur.
Yolcu yolu yürümez, yol yolcusunu yürütür.
-Yolcu: Yolum beni bulur der.
-Duran: Ama kaybolursun.
-Yolcu: Yolda olan kişi asla kaybolmaz. Arayış içinde olan kişi yolunu kaybetmez.
-Duran: bu yolun menzili nerde.
- Yolcu: bilmiyorum.
- Duran: Nerede olduğunu bilmeden nasıl gideceksin.
- Yolcu: Yolda olmak yeterli, sadece yürümene bak. Yola düşenlere menzil gerekmez. Bana hep yollar gerek.
Ey yol, yuvam benim. O kadar uzun zaman yalnız kaldım ki bir yabancı gibi, sana koşamadan gelmem mümkün değil. Artık analar gibi kucakla beni; Leylalar gibi gülümse bana; artık de bana sen bendensin ben de senden.
Yine pek uzun zaman kaldım kimsesizlikle baş başa; yürümeyi unuttum böylelikle. Mavinin (gökyüzü) rengi silindi gözlerimde; Kırmızıya(gül) hasret kaldım.
Yolsuzluk başka şey; yola çıkmamak daha başka şey: Yola çıkmayanlar, yolu tecrübe etmeyenler karanlık boş bir odadaymış gibi onları sarıp sarmalamış ve dahi etrafı görmekten perdelemişken onlar rehavetin kucağında yolun kendilerini çağırdığından habersiz uyurlar. Uyanık uykulular. Duran yürüyenler.
Yürüyen yolsuzlar, yolda düşenlerin çığlıklarını da duyamazlar. Mecnun'u bilmezler; bülbülü duymazlar. Yolsuzlar bıkmazlar gündüzleri de uyurlar. Her şey konuşur onların yanı başında duymazlar. Hatta kelebekler, kuşlar ve renkler onları hep gıdıklarlar. Lakin ruhu olmayan gıdıklanmaz.
Ey yol! Uyuyanlar arasında yaşamayı, uyanıklar arasında yaşamaktan daha tehlikeli buldum. Çünkü uyuyanlarda her şey açık ve durudur; akıl bile burada yürümez. Sarhoşları daha ayık gördüm; daha hızlı ve güzel yürüyorlar. Sebebini soracaksın. Derim ki çünkü onlar yoldalar.
Yine derim ki; Giden ben değilim, yoldur… Üstad Veysel de der ki: "Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldayım." ve derim ki: Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir deruniye.
Bütün varlığın güzelliği yoldadır; anıların izleri, kalbin çarpıntıları, göğün maviliği, pınarların akışı, Hz. Muhammed'in miracı, Hz.isa'nın çarmıhı, Hz. Yakup'un Yusuf'u ve dahi Hz.ibrahimin vuslatı.
Mahi'nin Deruni'si de.