Leyla'nın varlığı; mecnunda bıraktığı izledir. Leyla diye biri hafızalarda, anılarda varsa bu bıraktığı iledir. Mecnun çöllerde güneşe, rüzgâra, zamana karşı bu denli var eden; ölümünü dahi ölümsüzleştiren Leyla'nın peşindeyken çöllerin, rüzgârların ve dünyanın etrafında dönüp onun yerinde kalmak için verdiği cabadan aldığı izlerdir.
Dünya dönüp mecnun'u, Leyla'dan uzaklaştırmaya çalıştıkça; bu savaştan kalan izlerdir; mecnunu büyüten; Anılarda yer veren.
İz varsa anılar vardır. Bir ateş yakmışsa yüzü; o gitse dahi kalır anısı.
İz varsa "an"ı vardır. Eğer "an" güzelse; mutluluk, haz veriyorsa izindendir.
Zaman hep akar gider ancak; aktığı yerde kalmak, yalnızca izle olur. Karacadağ'ı; eşsiz yapan, güzelleştiren; ocak ayında kalan izlerdir. O izler sayesinde o an sayesinde anılar olur.
Ey an! Nedir bunca beni peşinde gezdiren iz.
Ey mahi, varlığına "an" katan; her daim var varlığın değildir bilesin. Karanlıkları delmeyi maharetinden bilme. Geceye üstünlüğünü kendinden bulma. Seni "an" yapan şehri ramazanın gelmesidir.
Ey mecnun sende her şeyi kendinden bilme. Ukalalık yapma. Seni şarkılara, şiirlere yazdıran Leyla'nın sende bıraktığı izlerdir. Leyla'nın sende sakladıklarıdır; sahip çıkıp koruduklarıdır.
Ey sokaklar nede güzelsin-iz-…
Gün boyu yârin yürüdüğü yollardan kalan izlerle; gözlerin beklediği adımlarla.
Ey derin izim…
Yalnızım yine ve senle olmak istiyorum, çiseleyen yağmur ve okşayan rüzgârlı vakitte; ikindi oldu etrafımda yine. İzlerimi bir ikindi vakti bulmuştum ilk kez, yine bir ikindi bulmuştum onları ikincisinde de: bütün ışıkların hafiflediği saate.
Ah izlerim, yaşadıklarım bir anlık görüş değildi ve artık bir susuzluk, dinmeyen bir özlem olup kemiriyor beni. Ve gerçekten bu gördüğüm şeyin benzerini önceden hiç görmemiştim.
Ve alın yazım ve yaşantım olarak başıma ne gelirse gelsin, -bir çıkmaz sokağa girme, bir hayale tırmanma, buzdan dağa yazı yazma olsun elbet kalacaktır bir izin: Deruni sonunda ancak izi-ni yaşar. Karşıma rastlantıların çıkabileceği zaman geçti artık; zaten bana benim olmayan ne düşebilir ki! Ey en güzel izim.
Şükrü DOLAŞ
Devletin xestehanesinden ne haber?
Arzu KILIÇ
SİYASETTE KADININ YERİ
Tanca Çepik GÜLTEKİN
Kırk yıllık kani olur mu yani
Serhat ÇIKMAN
Siverek'te Kavim, Kavmiyetçilik
Abdurrahim PEKŞAHİN
YAZARIMIZ PEKŞAHİN'DEN YETKİLLERE ÇAĞIRI
Mustafa KARADAĞLI / Eğitimci-Yazar
Merdivenin son basamağı gibidir yaşlılık… Zirvedesinizdir ve kulaklarınıza çarpan bir sonbahar esintisidir…
Sinan DAĞBAKAN/Uzman Psikolog
BEN ÇOK ÇİRKİNİM
Hasan İZOL
HASAN İZOL’MU? HASAN SİVEREK’ Mİ?
Dr. Fahriye Yonca AYAS (MEZOPOTAMYA PRENSESİ)
MASALIM: MEZOPOTAMYA' DAN ANTALYA İSTANBUL UÇLARINA UZANAN 3: AŞK VE TOPRAK TUTKUSU YAKAR
Cuma ÖZUSAN
DEMAGOJİ NEDİR
