Ermiş Çocuk, adımları ağırdan da ağır... İlerliyor, ama mesafe kat ettiği fark edilemiyordu.
Her adımında, Mabetsiz kaldırımlara canından can düşerdi. Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün sayardı.
Deruni'den her dem keşkeler; Keşke, bir gölge kadar yakınında durabilseydim.
Her adım seninle, hep seninle dolsaydım.
Mabedim, bir gün ellerimde yüzünü bulsaydım.
Kapında bir bekleyen de ben olsaydım.
Senin için kabul olan duam sen olsaydın.
Dokunduğun bir bakış da ben olsaydım.
Islattığın bir damla da ben olsaydım.
Alna yazılan bir kelime ( kaderin) de ben olsaydım.
Çölüme düşen yağmur da sen olsaydın.
Karanlık mağarama inen ses sen olsaydın.
Ermiş çocuk, gözleri ağırdan da ağır uyanırdı sabaha... Her sabah bir yabancı olarak uyanırdı yatağından. Her sabah uyandığında değişmeyen tek şeydi rüyası. Her gece aynı rüya. Hep aynı rüya, bir rüya içinde bir rüya. Unutmadığı unutamadığı rüya. Bitmesini istemediği bu rüya; Mabedin yüzü ellerinde...
Ermiş çocuk yaşından da yorgun... Sahi kaç yaşındasın ey çocuk? Saymadım. Bilmiyorum. Belki ermiş bir çocuk belki de toy bir ihtiyar.
Ömrümün adımları ilerlemiyor. Taşsız bir duvarın içine düştü zamanım. Yollar açık kapılı bir zindan. Ömrüm benden alındı. Bir emanetim artık Mabette. Ne kadar ömür biçilir bu emanete bilemem.
Biraz yorgunum git gide birikiyor acılarım adımlarımda. Nede çabuk gelip geçti sana olan adımlarım. Bir daha bütün yükü ile aramıza girerek geçer mi zaman? Zaman, hep bizi gecenin kucağına mi bırakacak?
Geceler Ah geceler... Geceler sessizliğe yaren geceler, yalnızlık limanı, usluca her yanımızı saran . Sadece sende duyulur en büyük sessiz çığlıklarımız. Yalnızlıktan ağran saçlarım; tek sermayemdir artık.
"Adımlarım;
sessizliğe yaslıyor
başını"
Hangi kavgadan kaçıyorsun ey çocuk? Mabedin gözlerinden kaçarım. O gözler ki soluma ateş açan bir ordu. Beni mağlup eden güç. Kendi savaşımdan, kendimden kaçarım. Kaçsam da ne fayda. Beni bir daha bana vermeyecek o gözler. Kaçışım yine mabedin hasretine esir yakalanandır. Bir esirim artık. Kılıç darbelerinden daha keskin bir yaram var artık
"Savaşlarım;
Başlamadan biten
Bitmek bilmeyendir."
Sen hep böyle kaçar misin ey çocuk? Sen hiç dışarı çıkmaz, insan yüzüne karışmaz mısın? Vurulmuşum solumdan. Adımlarım maskeli yalandan kaçmalarda. Yüzüme doğmaz güneşim, insan yüzünü ne yapayım. Mabedim yüzünü çevirmiş, içerde olsam ne dışarıda olsam ne. Mabedin yüzü soluk. Soluksa bu yüz, ben içerdeyim, karanlıklardayım hep...
"Tahliye etti maskem
Kalbim ise
Müebbet giydi."
Ey Mabedim, Sen gittin;
Ölümün soğuk yüzüne bıraktın beni. Ağırlaştı adımlarım, memleketim oldu yalnızlık şehri. Sahipsiz kaldı şarkılarım, şiirlerim, yazılarım. Baştan sona diken doldu adımlarım.
Sen sessizleştin; Kelimelerimin, sözcüklerimin rengi soldu, sessizleştim. Adımlarımın heyecanı yoruldu, sessizleşti. Sen sessizleştikçe yüzünün resmini sakladım her adımımda. Ey Mabedim, senle konuşmadıkça; sessizlik çığlıkları beni sağır eder.
“Ey Mabedim;
Sen sessizleştikçe
Savaşlarım arttı…”