Duygularımı saklıyorum. İçimde ki seni, senden gizliyorum...
Deruninin taşsız duvarlarına hapsediyorum hislerimi Ve yalancıktan mutlu gösteriyorum adımlarımı. Yüzümde herkes var; mutluluklar, kahkahalar, koşmalar, muhabbetler... Ancak tek bir gerçek var içimde. İçimde bir tek sen.
Dışarıda çok kalabalık sesler var. Birde açsalar Deruninin kapısını ne kadar sessiz... Bakıyorum, zaman ne çok acımasız ve güçsüz. Ne Deruni'ye bir pencere açtırıyor nede izleri silmeye güç yetirebiliyor. Zaman, zamansız ve acımasız. Bense bir türlü büyümeyen bir çocuk. Ya sen? Ah sen... Sen güneşin kanatlarında bir Kelebek...
Alıyorlar seni işte, alıyorlar gün batımına bırakıyorlar... Erişemesinler istiyorlar. Uzak kalsın bu çocuk diyorlar. Bu çocuğu hapis ediyorlar ihtiyar bir bedene.
Çaresizim...
Kelebeğimi alıp gün batımına bırakıyorlar. Çaresizce sessizleşiyor, duygularımı gizliyorum. Ve usulca oturuyorum eksikliğinle.
Seni bekliyorum sensizce... Sivereklinin kaderiymiş beklemek. Siverek'te narin esmez rüzgârlar. Alabildiğince karataşlıdır Karacadağ'ı. Havası sert olsa da aşk doldurur ciğerlere. Kara bahtlı olur sevenleri. Siverek'te hep özlem vardır. Sanki her nokta yokluğuyla doludur sevgilinin...
Siverek'in çıkmaz sokaklarını resmederim kalemimle. Yalnızca karamsarlık bilen bir ressam gibiyim. Sensizliğin şiirini çiziyorum, bütün gecelerime. Kalemim bir karmaşıklığa sarılıp bocalıyor. Beni bir tek Siverek'in sokaklarında sessiz çığlıklarda yürüyen yürekler anlıyor. Bir de kanayan yürekle dolan kalem. Sensizliğinde konuşurum kalemle. Çoğu zaman yaşadığım duygularımı dile getirir noktasız yazılarla. Ey büyüleyici, kalemin yazdığı gibi bir söz olup yazıl istiyorum sol yanıma.
Fırat'ın sularını taşıyorum, boğuluyorum. Yine de kurumuyor hasretin. Ve durup diyorum keşke sadece bir yağmur damlası olsaydım da bir tek senin yaprağına düşsen. Sonra düştüğüm yerde asıl ben ıslansam, kaybolsam toprağında. Yâda bir kuş olsam gökyüzünde. Bir tek senin dalına konsam. Sonra orayı yuva bilip yalnızca orda kalsam. Ve hiç uçmasam başka diyarlara.
Sonra tekrar keşkekleri sayıyorum yokluğunda. Gökyüzüne takılır gözlerim ve keşke bir yıldız olsam, güneşim olsan sen de. Yalnızca senin ışığınla var olsam. Sen gidince, bende senle gitsem. Seninle hep var olsam, seninle hep olsam...
Yine esti Siverek'in rüzgarı. Üşütüyor adetlerin rüzgarı. Alıp götürüyor çıkmazlara ve sarıyor aile bağlarına. Duyguları dışa doğru haykıramayışım nedeni rüzgarlar. Güzel hayallerin yalnızca hayal kalmasının sebebidir Siverek rüzgarları. Mesela bir bahar rüzgârıyla el ele küçelerde esemeyişimin...
Ve dahası; serin serin esen bir havada hadi bir çay demle de içelim, Yürüyüşe çıkalım mı? Yağmurda sırılsıklam ıslanalım, Ne dersin?
İç çekiyorum hepsine. Her şeye rağmen sen yine de bir hayal kurduruyorsun ey büyüleyen. Hayalin nefes oluyor. Bakışların, sözlerin. Bekliyorum deyişin. Ve ansızın tebessümle çıkıp karşıma. Bir tek bakışınla durduruyorsun Siverek'in rüzgarını.
Ey büyüleyen,
Kutsala fısıldayan bir nefes gibisin.
Yokluğun bir deniz,
Ve ben kulaç atıp sevdayla.
Her seferinde kıyılarına varıyorum.
Dikilip karşına,eriyip köpüklerinde,
Sen oluyorum, senin oluyorum.
Ve çıkarıp kalbimi sakladığım yerden.
Kalbin oluyorum.