Dünyaya gelişimiz ne mevki ne makam, ne de mal ve mülk peşinde koşmak için.
Biz buraya bir sevgili için ah etmeye geldik, o kadar.
Aşık olduğumuzu ne de çabuk unuttuk.
Ne de çabuk maşukun güzelliğini unuttuk.
Bir yük oldu gönül, maşukun güzelliğini unuttuğumuz an.
Bir zindan olduk, sevgiye. Maşukun yüzünü terk edeli, yüzsüz olduk.
Söylememiş miydi güzellerin en güzeli: " Ben hiçbir yere sığmadım, fakat müminin kalbine sığdım."
Ne de yüzsüz olduk. Güzel olan hep "O"ydu, her yerdeydi; güzel bir söz ve bir bakışta. Hatta "O" Aşıka maşukunu ararken yorulmasın diye, kendi güzelliğinden aşıka güzellik vermişti. Güzel sevsin güzeli diye güzelliği yaratmıştı; o güzelliğin canına kendi canından can katmıştı.
" Canı kim cananı için sevse cananın sever.
Canı için Kim ki cananın sever canın sever"
( Fuzuli)
Kendimizden vazgeçtik, terk ettik bize ait şeyleri. Ne çabuk maşuku kaybettik. Canı kaybedenin cananı olur mu? Cananımız gittikten sonra can da canında pek kalmamış, aşksız bir rüzgarın peşine düşerek maceralara atıldık ve kendimizdeki canı ziyan ettik. Hiçbir güzeli göremez olduk. O günden sonra yaşananlar artık tatsız anlamsızdı. Şüphesiz artık gündüzler karanlıktı. İçteki mahi (ay) yi seyredemez olduk. Lekesiz duruluk yoktu artık. Yağan yağmurun damlaları okşamaz oldu saçları. Yüksek insanlar, yabancı oldu.
Ey can (aşk), beni bütün karanlık köşelerden kurtardın, tozları, örümcekleri ve alacakaranlığı silip süpürdün üzerimden.
Can eriyip gidiyor, bütün şeyler üstüne şimdi akşam iniyor, en iyi şeyler üstüne de; dinleyin görün ey canı kaybetmiş canlar, ey cananı kaybetmiş canlar.
Ey can(aşk), beni büyük utançlardan kurtardın. Kışın ortasından alıp bahara bıraktın. Sabahsız karanlıklardan uyanabildiğim sabahlar verdin. Uçurmayan kanatlarıma kanat oldun. Bir hikayemiz yokken hayatın sürüklediği yerden kaldırdın. Ritim tutacak bir notamız ve şarkımız yokken şarkılar söylettin. Suskunluğun dilindeyken sevdanın dilini konuşturdun.
Ey, can(aşk) seni bulan başka ne arasın. Seni bulmayanın ise gündüzü, heyecanı, şarkısı, şiiri, kanatları ve kovanları yoktur. Boşuna dememiş şair:
" Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Assız ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun.
Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun"
( Yunus Emre)