Bu bir Karanlığa terk ediliş değil…
Bu bir arayışın en güzel kapıya çıkan koridordur. İnsan buraya acı çekmek için gönderilmemişti. Ne zaman ki insan burada kalmak için uğraştı, işte o zaman acılar çekmeye başladı. Evet bu bir yolculuktur; burası bir ağacın gölgesidir. Bizler burada bir miktar durup gideceğiz. Eğer ne zaman gitmemek için ısrar edersek, işte o zaman güneş yakar. Gölge çekip gidendir. Hep durmaz ki gölge. Gece karanlığı basar her taraftan rüzgârlar esmeye başlar ve üşürüz…
En iyisi de bu değil midir; gölgedeyken güzel vakit geçirmek, şarkılar söylemek, şiirler okumak ve gidilecek yol için güç toplamak.
Birde gideceğimiz yere kıymetlilerimizi de unutmamak gerek. Onları da oraya götürmek için ve iyi bir yolculuk geçirmeleri için uğraşmak gerek. Eğer yalnız gitmeye çalışırsak bu yol sıkıcı olur. Sonu da üzücü olur.
Bu bir aşktır, ey Talip!...
Ey Talip etme şikâyet. Eğer bizler her şeyin hemen olması istersek bu bizi mutsuzluğa götürür. Bu bir yolculuktur, heybemizi anlık ya da faniliklerle doldurursak; bu yol bitmez ve istediklerimize ulaşmayız. Ulvi olandan mahrum kalırız. Eğer “hadi şimdi şimdi şimdi” deyip tutunursak elimizdekiler gölge ile giderler.
Ey Talip, etme şikayet ki bu yolu yürüye bilesin. Eğer niyetin o kutsal ise yolun bitmesini istemez isen bu yol sana zulüm olmasın. Ey Talip, Yola takılıp kalırsan; sen ne yoldan Bir mana çıkarır mutlu olursun ne de asıl manaya ulaşırsın.
xx
Bu bir yolculuktur. Ey Talip, şikayet etme ki yol yürü yesin. Eğer şikayet edip durursan öylece kala kalırsın olduğun yerde. Hüsranlarda kalırsın. Ey Talip, bu bir taleptir; talebini unutursan gecede kalırsın. Gece karanlığında kalmak istemiyorsan; yürümeyi, yolu, ışığı talep et. Bu bir karanlık değildir. Birde karamsar olursan yürüme, sen karanlık edersin kendine, yoluna.
Ey Talip, gece kalkıp yürüyeni bilir misin? O ki; gece namazı ile gecenin karanlığını yırtıp aydınlatandır…
Eğer talip isen öylece durma yürü yolunu. Ve öyle hemen olup bitmesini de isteme; yoksa bu seni bitirir. Bu yol öyle kolay bir yol da değildir. Sen şikayetçi isen şikayet ile oraya talip olunmaz. Sen şikayetçiysen kolaya kaçıp, taleplikten kaçansındır.
Şikâyet etme ey talip, talep etki bitmesin yol…
Ah ah… Ey Talip, neye talip olduğunu bir bilsen.
Talip ettiğin şeyi seni ne kadar yücelttiğin, seni sen yapan büyük bir talep olduğunu bir görebilsen… Ey Talip, değil bir şikayet, önünde bin şikayet edilecek olan varsa dahi; ellerin, ayakların kanlar içinde kalsa dahi yine buna ulaşmak için bir saniye bile durmazsın. Bir bilsen, yürürsün yürürsün yürürsün...
Bu bir yürüyüş değildir; aslında bu bir öze dönüştür. Bu bir buluştur bir birlikteliktir. Bu bir, bir ile var olmaktır…
Ey Talip, neyi talep ettiğinin farkına vardığın an, “şaşırıp kalırsın.” Ve ardından Şair YAVUZ BÜLENT BAKİLER gibi senin de ağzından şu mısralar dökülür;
ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Baş başa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle
Çarpsan kara sevdayı en azından yüz binle
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle
Ama her defasında geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n’emsin?
Bazen kız kardeşimsin, bazen öpöz annemsin
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin
Çaresizim çaremsin.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n’emsin?