Uzaklığın en yakınındasın; uzaksın… Bense uzaktan sadece bakarım. Oysa yakınında olacak o kadar çok sebep var ki. Ve sana ait ben de o kadar çok şey var ki… Sana söyleyecek o kadar çok şeyim var ki… Sanırdım ki uzak kaldıkça, sana ve iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Daha da uzak kalırsam, sönecek içimdeki ateş ve bir daha yanmayacak. Oysa uzaklığında; Derunide yakacakmış alevlerini. Bu yakışın karanlıklara boyayacakmış günlerimi bilememişim. Meğer o aydınlığın karanlığında yolumu kaybedecekmişim. Uzak kalacaktım. Kalamadım…
Uzaktın, yakından görmemek için gözlerimi kapattım. Ancak öylesine bir yakınlaştık ki; elem verdi içime. Belki tutup koparsalardı kolumu, bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akardı gözlerimden. Ancak bu Deruniye akıttı zehri ilacını.
Uzaktın, yine de Seni delicesine bir tutkuyla nakış etmiştim soluma. Tutkum seninle deli olmaktı. Tutkum varlığında erimekti. Tutkum ebediliği seninle, sadece seninle yaşamaktı. Ve var oldum sende. Yaşamadım sende(dünyalığı). Yaşattım sende(manayı-hakikati…).
Uzaksın… Uzaklığını önlemek için tutmak vardı ellerinden. Ellerim değimliydi her dokunuşumda seni ürperten? Ürperirdin yine biliyorum… Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini, yakınlaşmak için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım… Ve Tutup uzaklaştıramadım.
Şimdi uzaklığın en yakınındasın; Bir yıkım gibidir bu. Sen adım adım gelirken, çöküp kaldı kalbim olmadık yerde. Karacadağ’ın karayellerine, karlı kış gecelerine dayanan bu yürek bu kez titriyordu. Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıyım diye söylenirken; Kalkamadım.
Geldin… Oysa geldiğin gün kalamayacağını biliyordum. Ne tuhaf artık hep söz ederim gidişinden. Çünkü zamansız bir geliş olmuştu. Farkındaydık kaçak zamanları yaşadığımızın. Zaman zaman… ne zaman? bitmek bitmek… bitecek mi? kafamızı kemiren sorular… Her şeye rağmen ertesi zamanda hayatımıza kaldığımız yerden yine devam ediyorduk. Mecburduk.
Geldin-geldim… Karacadağ’ın zirvesinde, ayakkabıları kaybolmuş buzlu havada karla boğuşan çocuğuz şimdi. Çaresiz ve soğuktan yürekleri yanan çocuklar. Ancak yine de yürümekten vazgeçmedik. Ey uzaklıklar, bilin ki biz birlikte yanan yüreği taşıyacağız karın yakıcılığında. Bil ki yanan, uzakta da karda da yanar…
“Gönülden uzak olan
Ancak gözden ırak olur.
Gönülde olan gözden ırak olmaz”