Günlerdir içindeki sıkıntıyı atamıyordu. Zemheri bulutları çıkmış gibiydi üstüne… Sessizce gülümsemeyi ne kadar da çok özlemişti. Küçük harflerle konuşmaya hasret kalmıştı. İçindeki sıkıntı herkesin anlayamayacağı, zamansızca kalplere düşen ağırlık gibi bir şeydi. Zaman zaman kalbi durur gibiydi sanki. Zorlanarak aldığı nefesi her an son nefesi olacakmış hissi kaplıyordu içini. Baş edemediği bu ağırlığa bir de dalgınlık eklenmiştir Evet bunca hasretin kazanım mıydı bu?
İnsanların bütün davranışları ezbereymiş gibi geliyordu. Sabah erken kalkıp, yapılmaya başlanan her şey tekrarlı ve can sıkıcıydı. Ne çok can sıkıcı şey varsa; hepsi taşıdığı ruhu unutan, bedenin başına çöreklenmiş gibiydi. Karamsarlık geliyordu kendisine. Elleri, kolları hatta başı bile uyuşmaya başlamıştı. Dalgınlığı da gittikçe artıyordu. Bazen orta yerde dalıp gidiyordu...
Bazen içinden bir ses: "Bir doktora görün" diyordu. Bu gidişat hiç iyi değildi. Gün geçtikçe daha da kötüleşiyordu...
Haklı, buna kırılmamam gerek. Evet doktora gitmeliyim dedi içinden. Bu Deruni, her şeyi biliyordu zaten. Susam, yine çok şey konuştun der. Dinlesem, nereye gittin yine der.
Oysaki hep "ben kendimi tanırım kendimden eminim. Ben iyiyim." derdi. Ancak aynaya baktığında; beni bilmiş olsaydı, bunları hiç bir zaman söylemezdi. Düşmüştü, kendini tanımakta zorlanır olmuştu. Oradan uzaklaşıp gidince seslice "hani gelmeyecektin hayatta dedi, kendi kendine: ‘ilk raunda nakavt oldun’ oğlum."
Karar vermişti sabah ilk işi doktora gitmek olacaktı.
sabah 7.30 otobüs işlerini severek giden insanlarla dolu bir otobüse binmişti . Otobüste. Konuşulanlar hep kuru tekrarlar ve muhabbetsiz bir ortamdı...
Hastahane durağına gelinmişti. Uyarı sesi gelmeseydi dalgınlıktan başka durakta inecekti. "Hastahane durağı" uyarısı ile inmişti arabadan.
Muayene sırasını alıp bekliyordu...
Sırası gelmişti. İçeri girdi. İçerideki sıcaklık kırışmış alnından belirsiz bir gevşemeye neden oldu.
" şikayetiniz nedir?" dedi doktor.
Her şey beni yalnızlığa itiyor, diyerek başladı şikayetini anlatmaya. Kalbimde sürekli sıkışmalar oluyor ve dalıyormuşum. Dalgınlık da varmış bende.
Genel muayenesi yaptıktan sonra doktor, elini uzatıp tokalaşıp.
" Geçmiş olsun, bir şeyiniz yok".
" Nasıl yani? Ben iyi miyim?"
" bundan iyisi can sağlığı... Yalnız, bir buket çiçek alıp kimsesi olmayan bir hastayı ziyaret edin."
" Tamam anladım, çiçek mi alacağım birine?
Doktor Yüzüne bakmadan başını evet der gibi yaptı.
" Teşekkür ederim Doktor Bey," dedi. Kapıdan yavaşça çıkıp, doktorun odasından uzaklaştı.
Bahçeye çıkmıştı. Bahçede biraz bekledi. Doktor ne demek istemişti? Bunu düşündü bankta otururken. Hasta ziyaretinde saklı olan Şifa neydi?
Ziyaretçi saati gelmişti. İçeri doğru gidip hastaların yattığı servis sordu. Sonra ve ikinci soruyu sordu: “Bana pek kimsesi olmayan bir hastanın oda numarasını verebilir misiniz?"
Böyle bir soru Karşısında bir an duraksayan hemşireye baktı. Kısa bir sessizlikten sonra: "Evet, 2018 numaralı odada 1. sırada yatan bir hastamız var... Neden sordunuz?"
" Teşekkür ederim" dedi ve dışarı çıktı.
Çiçekçiye gitti. Bir buket çiçek aldı. Karşılaşma saati gelmişti. Karışık duygular sarmıştı... Acaba ziyaret edeceği hasta kimdi? Ne diyecekti kendisine?
Kapıya yaklaştı. Heyecandan kalbi fırlayacakmış gibiydi. Kapıyı açtı. Yatakta uzanmış yetim bir çocuk vardı. Sol yanı yara bezi ile sarılıydı. Yaklaştı. Pencere kenarında da iki büklüm oturan yaşlı biri vardı.
" kime bakmıştın çocuğum?" dedi.
İrkildi. Yaşlı adama dönerek özür diledi. "Pardon ben, ben sizleri ziyarete geldim."
" Kimsin sen?" dedi yaşlı adam.
Yetim çocuk, gözlerini açtı. Su istedi.
Komidinin üstündeki pet şişeden su doldururken: "Bizi ziyarete gelmiş", dedi yaşlı adam. Yetim Çocuk doğrulacak gibi oldu. Yarasından kanlar akmaya başladı… Ona bakarken, kendi üstününde kanlar içinde kaldığını gördü. Gidip ellerini yıkamaya çalıştı. Aynada baktı, Yetim Çocuğu gördü. Hemen tekrar odaya koştu yatağa baktı, yatakta kendisinin uzandığını gördü. Pencere kenarındaki yaşlı adama seslenir oldu. Baktı ki kendisine sesleniyormuş. Pencere kenarında oturan yaşlı da kendisiymiş.
Doktor kim miydi?
Doktor da Mabediymiş, Yetim Çocuğun.