Sensiz geçen zaman mı?
Geçmiyor ki...
Kimi zaman uzunca nefesim kesiliyor, öldürmeyen. Ve çokça kalp ağrısı ile doluyor saatlerim. Bir de içimde o tarif edemediğim hüzün ile dolar gündüzüm...
Senden kalan yaralar hiç durmak bilmez. Zaman ile en derine akan olmuş. İnsan yaralarından birden arınmıyor elbet. Zaman, kabuk bağlamıyor yaralarıma. Kim demişse " zaman her şeyin ilacıdır " yalan söylemiştir. Gün geçtikçe, her yaşanmışlık kanayarak derinlere iniyor.
Gözlerim alıştığı yerleri hep arar oluyor... Her Göremeyişimde, kangren oluyor kalbim. Akmıyor hiç bir şey; ne zaman ne de gözyaşlarım.
Bütün zamanım, kalbimde yer eden o gözleri ve sıcacık dokunuşları o sihirli duyguları aramakla geçer. Arıyorum aynı hisle işte. Zamanım böyle geçiyor buna geçmek denilse...
Hep eksik arıyorum her şeyi. Zamanım eksik; hep gecedeyim, sabahı arayan...
Yarım kalmak zor elbet. En zoru tam olmuşken yarım kalmak tekrar. Bunu belki kale alamazsın. Bense tam da Mabedime yönelmişken işte.
Dünya bu ya;
mevsimler değişecekmiş meğer. Her dem bahar olmazmış umutlar. Her saat bir şeyleri alıp götürecek. Yetim Çocuk zamana karşı koyamazmış. Zaman her bi şeyimi alıyor işte.
Kaybettiklerim mi?
Onları zaman tefsir edecek, hüznü eme eme…
Yüreğim mi nasıl?
Kayıp yüreğim…
Kayıp yüreğim der ki;
Bilir misin?
Kalem taşıyabilir mi sanırsın kayıp yüreği. Bu kalemimden dökülenler sadece kayıp olandan kalan, küçük kırıntılardır…
Sensiz kalemim de yazmaz oldu. Kızma 'ilham perim' denildiği zaman. Tamam, kızma ilham perim değilsin ancak 'perimsin" bunu bil isterim. Sensiz geçmeyen zamanda kalemim artık kopya çeker oldu. Hem zaman gizleyebilir mi seni? Bir çekirdekti sevdan, içime gömdüm.
Şimdi her vaktimde açan sen...
Ey Sırrım! Sus ve sessizce nefesinle konuş benimle. Bilirim ne bir tek kelimen var elimde
ne ellerin… Adı olmayan bir masalın Kutsal kahramanısın. Nuru tamamlanmamış bir kutsalın
İhtişamlı Mabedisin sen.
Zaman…
Daha sorma zamanı. Kötüyüm sensiz işte. Bırak kalemim senden söz etsinde, biraz güzel geçsin zaman. “Cennet kokulu bir dünyanın eşsiz güzelliğisin...” Nasıl da kendine geldi kalemim. Kalemim hiç konuşmayan bir dilin sessiz çığlığıdır.
Ey Mabet!
Ne olur duy ve kalbinle anla beni...
Konuşmanı istemem duy yeter. Bilirim bir kelimen dünyaları yıkar.
Bu Yetim Çocuk, kapında gül dikeni ve ruhu alınmış sessiz bir söz, üstüne yıkılmış hayaller. Hep o kapıya bakarak,Zamanın eleminde kaybolarak ....
Ne olursun!
Sus ve nefesinle konuş benimle. Bilirim, hep yarım gibi olacağız. Hep bir şeyler eksik gibi. Sen neredeysen asla orada olmayacağım, kalbim sızlayacak , aklım sende kalacak gözlerim arayacak, kabuksuz yaram damlayacak
ve iç çekeceğim…
Zaman böyle geçiyor ve geçecek işte ...
Zaman;
Geçmiş
Geçmiyor