Öyle uzak durma Rıha. Faili meçhul bir mezarım ben. Öldürüleli günler, aylar olmuş. Üzerimde yeşeren ürpertici otları koparma Rıha. Senden payıma düşen tek sermayem olan tebessümündür. Rıha, bırak bana bir tebessümün, gölge olsun. Yanımdan geçenler bir Fatiha okumazlar bilirim Rıha. Bırak bir tebessümün dua olsun bana.
Öyle uzak durma Rıha...
Sen öyle uzak durdukça, sukutumun çığlıkları artar. Rıha, beni sukuta boğma. Rıha sen uzak durdukça kalbim senden uzaklaşmaz. Kaçma öyle Rıha kaçma. Ruhuma maya çalalı günler, aylar olmuş Rıha. Sen uzak durdukça içim içimi yer ekşir, bozulurum Rıha. Uzak kalman hiç iyi gelmez mayaladığın şu kalbe.
Rıha! Sen uzak durdukça; dilim susar kalbim konuşur...
Rıha, sen sustukça; susamam. Sen sustukça, sukutumun çığlıkları taşsız duvarlara çarpar durur. Rıha, sen uzak durdukça, gülüşlerim, uğurum, çayımın şekeri, kelimelerimin manası, gözlerimdeki çocuk, kalbimdeki hayaller gitti...
Rıha! Sen uzak kaldıkça; yetim kalır gülüşlerim, Issızlaşır şehrim, renksiz kalır gökyüzüm, nefesimi besleyen Dicle’m tükendi, adımlarımın heyecanı bitti, yüzümü çevirdiğim mabedim gitti...
Söyle Rıha, Sen uzak kaldıkça; yitirdiğim şeyi kimlere anlatacağım. Yusuf'un kuyusuna atılan bu kuyunun fenerini nerde bulacağım. Söyle Rıha, hangi yolda arayacağım bu kayıp Mahi'yi.
Öyle Uzak durma Rıha...
Yakın dur Rıha. Çünkü Yaşananlara dair konuşulacak çok şey var aslında. Bütün bir geceyi uykusuz geçirmeme sebep olan şeyleri bir nefeste anlatmak kolay değildir. Rıha, o kadar çok şey biriktiriyorum ki; ilk yakınlaşmada sana anlatacağım. Kelimelerin çok yakın ve fazla olmalarına da gerek yok. Oturup uzun uzun yakın olmak, kokunu, görüntünü içime içime çekmek yetiyor çok zaman.
Kimseler görmese. Hapsedici gözler olmasa, yargılamalar, kalpleri fesatla doldurmalar olmasa; yakın olmak için o kadar çok şey var ki…
Şimdi kalkıp da seni seviyorum desem. Söyleyemem ki…
Uzak durma Rıha. Söyleyemediklerimi sessizce duy yakınımda.
Yakınında durmaya kendim bile cesaret edemedim ben. Biliyorum. İşte bundan sebep diyorum Rıha uzak durma sen. Çaresiz bir kalbin, iç burkan aczi yetini kimselere söyleyememek de başka bir acı veriyor bana. Oysa karşıma çıkan her insana ilk olarak ve sadece senden söz etmek istiyorum hep. Bunun için işte, Rıha bari sen uzak durma.
Rıha, bizim uzak durmamız; aşka ayrılığı yakıştırmak gibidir. Ne kadar da zıt ama değil mi? İşte Rıha biz buyuz Rıha. İki biriz aslında.
Bilirim Rıha, dışarıdan yakınlığımız; müezzin ve rahibe aşkı gibi olur. Ne kadar uzak iki zıt değil mi?
Sus Rıha sus.
Rıha, ben içerdeyim en yakınındayım. Mesela kimsenin giremeyeceği bir yerdeyim Rıha. Korkma Rıha. Korkma yakınımda olmaktan korkma, kimse göremez, ben Hira'dayım. Yakınlığın Hira'ya sevinci getirendir.
Dokun Rıha dokun. Bu dokunuş su misalidir. Korkma kırılmaz su. Korkma kaybolmazsın da. Bak Rıha kendi göreceksin iyi bak bana. Rıha suya bakar gibi bak. Öyle uzak durma, kendinden uzak kalma. Uzak kaldıkça yanarız yanarız... Gel beri, yakın dur bir soluklanmış oluruz. Uzak kaldıkça boğazımız kuruyacak. Ah yanarım yanarım... Bu uzaklığın hesabını kimlere sorarım...
Uzak kala kala, içimi yaka yaka unutur musun Rıha?
Kimim, Rıha? Kimim ben? Kimsin sen kim?
Uzak kaldıkça, bunca cevapsız sorularım hep cevapsız kalacak. Sensiz hep bir muamma kalacağım Rıha. Kimim diyeceğim, benim diyeceğim. Sen kimsin diye sordum. Ben kimim diye sordu. İşte Rıha sorularım hep böyle cevapsız kalacak sensiz.
Senim Rıha sen...
Gel, öyle uzak durma artık Rıha. Gel bitsin bu kalbimin sürgünü. Gel Rıha gel... Uzak durup uzatma şu sürgünümü. Rıha, uçmaz oldu güvercinlerim. Göç mevsimini unutur oldu göçmen kuşlarım. Kışlar gitmeyi unuttu. Güneş sarardı da öylece kala kaldı. Senle, uzak kaldı bütün sabahlar Rıha. Rıha! Sen Uzak kalalı; çınarlar yeşil rengi unutur oldu. Başka renklere yakın oldu çınar. Mesela, kurumaya yüz tutmuş sarıya.
Uzak durup;
Hasrete yakın bırakma
Rıha