-Yetim Çocuk: Rıha seni gördüm seni. kalbimin duaya açılan ellerdi. Bu duamın kabulü muydu Rıha? Seni görmeden evvel yine aklım ve gözlerim seni arzuluyor arıyordur Rıha.
inanmıyorum Rıha seni gördüm seni. kalbime bir kılıç gibi saplanan o geçişin, gidişin...
kızma Rıha kızma. Senin yerine de konuşacağım.
gözlerin şifalı bakışlar...
bak nasıl acil verdi kelemim ve dilim.
ne güzelsin öyle Rıha...
Bir anda mavilere boyandı gökyüzü. Temmuz serinlik estirmeye başladı Rıha.
Öyle hızlıca gitme hemen ama. Bak her şey nasıl da güzel oluveriyor senle.
Rıha: nasılsın çocuk?
-Yetim Çocuk: Iyi değilim Rıha. Sensiz yetim kalmış bir çocuğum işte nasıl olayım.
Gecelerim hep karanlık. Ayın yüzünü görmez oldum. Yastığım bir diken tarlası. Kalbim hüzün yuvası. Adımlarım yastıksız Rıha. Hangi yöne gittiğini bilmez.
Kusura bakma Rıha halimle seni üzdüm şimdi. Aman boş ver bu yetimi. Yani bak adı üstüne yetim bir çocuk daha ne olacak ki.
Sen nasılsın Rıha?
- Rıha: İyileşmeye çalışan biriyim işte. Bakmadın mi gözlerimde ki derin izlere ve sukutun çığlıklarına?
-Yetim Çocuk:: inşallah iyi olursun Rıha. Hep sadece dilimin söylediği işte. Aslına kalbim hep bende iyi kalmanı isterdi. Başka yerlerde, başka kişilerle iyi olman hiç dilediğim, istediğim değildi Rıha. Ama yine de sırf sen iyi ol diye sen mutlu ol diye bunu da söyleşim işte. Rıha, inan iyi ve mutlu olman en çok istediğimdir.
- Rıha:...( Rıha sessizce dinliyor)
-Yetim Çocuk:Rıha hani derdin ya "nereye kayboldun, yine kaçtın." Aslında ben hiç senden uzak kalmak, kaybolmak ve kaçmak istemiyordum. Aksi senden her uzak geçen bir saniye seni bin defa aramam ve arzulamam ile geçerdi. Tıpkı şimdiki gibi.
Rıha, biliyorsun sen çok güzelsin. Çok iyi geldin bu bedene. Ha bu arada bu bedene derken bana "çocuksun" deyişlerini de unutmadım. Ben sende küçük falan da değilim. Gerçek yaşım tam senle yaşatmış hatta aynı ayda doğmuşuz. Yalan falan da değil ha gerçekten araştırdım. Hatta doktora, mahkemeye kadar gittim. Yani anlayacağın herşey gibi yaşlarımız da birmiş.
- Rıha: çocuk.... ( gülümsemeli bir tavırla yine çocuk dedi )
-Yetim Çocuk:keşke... ( deyip iç geçirdi)
Bari çocuk olsaydım; belki seni daha yolun başındayken görme fırsatım olurdu. Aynı yolda yürürdük belki.
Biliyor musun Rıha, senle o tarif edilmez sohbetleri çok özledim. O senle geçen vakit, çaydan daha sıcak, şiirlerden daha derin, şarkılardan daha huzur vericiydi. Tarifi ve benzeri yok işte Rıha senle geçen o vakitlerin. Sence unutulabilir mi? Unutmak mümkün değil bence. Asıl yaşamın gayesi o zamanlarda yaşanırdı bizde. Evet gerçekten abartmıyorum Rıha. Yaşamın gerçek gayesidir en kıymetlisi ile vakit geçirmek. Mabedin sıcaklığında vakit geçirmek. Çok özledim Rıha işte çok.
Sanırım cenneti gördüm. Evet evet gerçekten cenneten bir zaman, mekan ve melek çaldım. Ama uzun sürmedi aldılar benden Mabedimi.
Bende vakit böyle geçiyor işte Rıha. Cennetini kaybeden bir derviş gibi.
- Rıha: Sen derviş değilsin ki. Sen acıdan, elemden zevk alan bir yalancısın.
-Yetim Çocuk: Rıha aynı şeyleri tekrar mi ediyorsun? Hiç mi inanmadın bana? Evet bir derviş yada deli değilim, olamam da. Ancak benim sana olan kulluğum, imanım, boyun eğişim tamdır ey Mabetim. Sen gerçekten yöneldiğim aşk kıblemsin, Mabedimsin...
Ey Mabedim, bir kez cenneti yaşayana ikinci bir hak var mıdır acaba? Senle aynı günlerin tekrarı yada ikincisi olacak mı? Tanrı çok acımasız değildir diye bilirim.
- Rıha: Tanrılar değil; insanlar acımasızdır Çocuk...
-Yetim Çocuk:Bizde mi acımasızız Rıha?
- Rıha: Evet hemde ne acımasız. Kendi kendimize kıyabilecek kadar.
-Yetim Çocuk: Haklsın Rıha. Yine her zamanki gibi haklsın işte. Benim de sığınma olarak hep söylediğim şey "çaresizlik." Buda bir bahanesidir dimi acımasızlığın.
- Rıha: Evet. Bahaneci, yalancı Çocuk.
- Yetim Çocuk : Ne diye bilrim sana Rıha. Yine susacağım. Hayatın beni en acımasızca hep karşında susturduğu gibi. Oysa sana anlatacağım o kadar çok şey vardı.
- Rıha:: ....... ( Güzel bakışlarıyla öylece baktı. Senin kadar benim de anlatacaklarım vardı. Bende çok sustum dercesine konuşan bakışlarla bakıp sustu...)
-Yetim Çocuk:Ah Rıha ah... Senle konuşmak bu kadar güzel olmamalıydı işte. Hiç sonrasını, hasretini, yokluğunu düşünmedin mi? Hiç mi acımadın bu yetime. Zor Rıha işte. O sohbetlerin güzelliği kadar yokluğu tam tersi en elem verici, yürek dağlayan, ağlatan...
- Rıha:: Sen hiç ağlamazsın ki. Senin hiç ağladığını görmedim ki.
-Yetim Çocuk:Haklısın, doğrudur ben hiç yanında ağlamadım. Çünkü olur da yalandan ağlamalar dersin, birileri gözyaşlarımı görür vs diye ağlamadım. Ancak yüreğim her yanından ayrılışında bir çocuğun annesinin ardından ağlaması gibi hep ağlardı. Gözyaşlarım ise gizlice sadece yastığımı ıslanırdı/ıslatır...
Bilir misin Rıha, yastığım bana her gece;
"uyu haydi…
gökyüzünün mavi olacağı yok. Gözyaşlarını silecek değildir Rıhan'nın parmak uçları. Gözyaşlarını da avuçlarına koy kimse görmesin.
Uyu haydi...
belki rüyanda görürsün...
Uyu haydi..." derdi.
Daha konuşmaları sürüyordu ki kesmek zorunda kaldılar.
-Yetim Çocuk:.... ( Derin bakışlarla susarak keşke hiç bitmese deyip arkadan öylece baktı....)
- Rıha: ....( istemsizce uzaklaşıp gitti... )