Şiirler, çiçekler, kuşlar, kelebekler ve mahi ne biliyorsa;
yalnızca onlar dökülsün dilimizde bugün.
Yasakların zincirlerini bir bir kırıp Işığına vuslat bağlayan Mahi'de buluşalım bugün.
Sanki bir asırdır şavkta, bir asırdır tanışık gibi...
Bakma bana öyle aslında hiç iyi değilim, söyleyeyim.
Gündüz ortasında bir ay kadar suskun kalbim.
Sanki bir asırdır lal, bir asırdır haykırışta gibi.
Bakma bana öyle!
aslında bir çölün çatlakları kadar susuz gelmişim oysa sana...
Her damlana muhtacım. Mabedim baksana!
Bakışlarınla sonsuzluğu sunduğunda bana, bir çırpıda içtim gözlerinden sevda şerbetini ben.
Sanki bir asırdır kuraklıkta, bir asırdır bollukta gibi...
Ey Heyra!
Güneş sıcaklığı bakışların, kışıma bahar...
Hiç bir mevsimde bulamadım böyle bir sıcaklığı.
En güzel iklimine gidiyor tek bir bakışınla her demim.
Sanki bir asırdır tek mevsim, bir asırdır baharda gibi...
Binalar yükseltildi yürüdüğün dar küçüklere.
Eskiyorum hüznümle sensiz bu küçelerde.
Karanlığa çıksa da tüm sabahlar,
Gözlerinin aydınlığına giden tek yola revanım ben.
Sanki bir asırdır sarmaşık, bir asırdır yolcu gibi..
Belki otuzunda düştüm bu yola, belki zamansızında vuruldu yüreğim.
Akşamında bulsam da bu güneşi sırdan ne gizliyeyim.
Sana bir asırdır ermiş gibiyim bir asırdır yolcun
Sanki hep yürüyecekmişim gibi.
Ey Heyra!
Sırrın bilinir de dile varılmaz
Kalbin görünür de vuslatın olmaz
Sırdan geçilir de sıradan geçilmez.
Sanki sana bir asırdır sırlı. Sanki sana bir asırdır açık. Sanki sana bir asırdır karışığım...