Rıha, sensizlikten kelimelerimin manası kalmadı. Rıha, farkında mısın kelimelerim yol alıp düzgün bir cümle olmayı beceremiyorlar. Şimdi yine belki kızıp "ben senin ilham perin değilim" diyeceksin. Ama Rıha sen sadece ilham perim değil; hayat meleğimsin. İnan sensizlik bütün seslerimi sessizliğe bıraktı. Hani varlığın geceme ay olmuştu ya, ve;
Saklanmıştı tüm karanlıklar, ve;
Mezara gömülmüştü tüm acılar, ve;
Gece mavilere boyanmıştı,
Burnunun dibinde, ve;
Yöneldiğim Mabedim Sen olmuştun.
Ve; bahçemde öten Bülbülümdün. İşte sensizlik sessizliğe bıraktı beni.
Rıha Sensizlikte;
Günler geçtikçe hava kurşun gibi ağırlaşıyor,
Yalnızca temmuz sıcağı inmiyor yüreğime, birde hasretin var Rıha.
Sensizlikle, yalnızca bir iklim yaşanır burada,
Hep dolu dolu olur, dökülmez tek damla,
Hep bardak tan boşanırcasına ataş yağar yüreğimin üstüne,
Bir yandan da öyle bir soğuk ki göz beklerim, sokaklarıma inmeyen adımlarınla güneş de gelmez oldu...
Sensiz tek vakti yaşarım; sana dair uzayıp giden özlem.
Sana dair uzayıp giden bu özlemimi kimselere uzun uzun anlatamıyorum gecemden başka, bide kalemim biliyor. başkası bilemez. Bu özlemi kaldıracak bir vakit yoktur. Belki bi tanesi içine alır da sana özlemimi, ötelere taşır, öteler kadar büyük özlemim ötelerde biter diye teselli olmak istiyorum. Ancak nafile. Yine Ay'a döner yüzüm; Sen bakarken uzaktan belki Ay ışığıyla sana da ulaşır özlemim. O zaman belki hatırlarsın beni, kalbinde bir şeyler tekrar can bulur yeniden, sen unutsan da belki kalbin hatırlar. Ay'dır yine bu Mahi'ye bir teselli...
Rıha Sensizlikte;
Güldürecek bir yüz bile bulamadım şu Siverek'te, gidecek yer kalmadı sanki yüzünden başka, hangi yüze yönelsem bir şeyler eksik, hangi gözde arasam seni, hayır hayır senin kadar asil değiller…
Bir görüşle boğulmak istiyorum dibinde ey Mabet... Saniye saniye yakıyorsun beni... Bu bir şikayet değil yine de. Ancak şu yetime bir görünen olsan dileğim…
Kelimelerim sessiz kaldı yokluğunda, cümlelerim darmadağınık, gidenleri sayamam gitti de bana bir tek senin özlemin kaldı… Ey Mabet....
Günden güne biraz daha ağırlaşıyor adımlarım, gitmesinler mi istiyorum nedir, sen yoksun diye Siverek'te tüm yollar yabancı kaldı bana. Sen benim menzilim olmuşsun ya. Ben en çok sana yürürmüşüm meğer.
Ey Rıha, sensiz Mezopotamya’da bir annenin ağıtıdır sesim. Geceleri sessiz ağlayan bir babanın gözyaşları gibidir gizli hasretim. Sessizce ağlarım geceleri...
Ey Rıha, sensiz renksizdir dünyam; siyah-beyaz filim gibi biraz mutlu sonla bitmeyen. Sana uzatılmayan koparılmış bir güldür duygularım. Rıha verdiğin gül halen duruyor en canlı duygularıyla. Rıha, ya kirpiğim ne oldu Rıha? Pardon Rıha pardon... Yine hatim, hakkım olmayanlara daldım. Hepsi özlemden işte Rıha. Özlemime bağışla... Hayatlarımızı hep bir şeylere bağışladığımız gibi işte.
Susuyorum Rıha. Bu konuşmak istemeyişimden değil Rıha. Hasretimden... Her bir kelimem yine bir ok olup sineme saplanıyor. Susmakta sende bu kadar güzel olmamalıydı her şey gibi.
“Özleminden;
Dilim
Su-sar”