Kimi zamanlar gelir ki; hiç konuşamazsın. Belki kalbinde, aklında sadece onunla konuşuyorken bile, tek bir kelimeyi sesli ve uzunca söyleyemezsin. Hem konuşmadın diye kim demiş o duymaz. Kim böyle derse de yanlış ve yalan demiştir. Kimi zamanlar sesli konuşmalar sadece yalancılık maskesi olur. Seslice konuşulan çoğu şey yalanı maskenin arkasına saklanmaktır.
Ey çocuk sana derim ki; sus ve gözlerinle konuş...
Sözler kifayetsizdir bilirsin. Bu boşuna dememiştir sözlerin ustaları; şairler, ozanlar, atalar. Hem hangi söz hisleri anlatabilmiş ki. Sorarım kaç kelime bir yürek eder? Hangi feryat yüreğe su serpmiş ki. Hangi şiir tercüman olmuştur yanan yüreğe? Ey Kaleme hükmü gecen sanadır seslenişim: “Kalem taşıyabilir mi sanırsın yüreği?”
Korkma ey sevdam… Sessizlik örtebilir mi yürektekileri? Bir bakıştan çıkan sevdayı sanma gözleri kapatarak örtersin. Gözlerden gelip, yürek toprağıma gömülen bir sevda çınarın çekirdeğidir sevdan.
Ey Mabet sen,
Şimdi nefesimde açan sen
Sus ve sessizce gözlerinle konuş benimle...
Ey Mabet, asla şikâyetçi olmam hiç bir tavrından. Yeter ki sen sus ve sessizce nefesinle konuş benimle...
Ey Mabet, istemem senden hiç bir şey. Hem ne bir tek sesin var kulağımda ne de bir ayak basışın yalan dünyamda. Yasaklı ve adı olmayan bir masalın Kutsal kahramanısın...
Benim için en kutsalsın. Ama bilmem, belki de senin için ise; hiç bir şekli ile konuşulmayacak bir çilenin seslice konuşulmuş halidir. Bense derim ki; sessizliğin en güzel sessizce doyumsuz bir muhabbetin dopdolu mutluluğudur... Belki de hiç tarif edemeyeceğim, konuşamayacağım; hiç konuşmayan bir dilin sessiz çığlığısın. Ardından hemen başka mevsimlerin geldiği; mis kokulu bir baharın eşsiz güzelliği...
Ey çocuk, sana derim ki; bırak seslice konuşmak için çabalamayı. Sus ve biraz beni dinle. Bilirim yağmurlar yağıyor yüreğinde. Bulutların geçtiğini ve soğuk fırtınaların estiğini... Ey çocuk, sus ve gözlerinle konuş...
Ey çocuk bilirim içinden Mabede dersin: Bak nemli nemli duruyor gözlerim. Yüreğim fırtınanın soğuğundan. Bütün zamanlarım sana saklanmış suskun ve bekliyor bir sen yoksun. Ve yalnız sensin susmayan içimde gel, birde beni dinle...
Ey Mabet, sensiz Eylül'ün ortasında yağmurlar yağıyor yüreğimde. Sana saklanmış bütün adımlarım. Çıkmaz küçelerden çıkmadan ve yalan dünyadan çıkmadan olunmuyor işte... Ben suskunum çünkü benim tüm cümlelerim bir dudak büküşüne kafi gelmez...
Ey Mabet;
bir bakışın bile yeter
gel gözlerime bak
göz mesafemde dur
sus ve nefesinle konuş
beni dinle
bak kelimeler sessizleşiyor yüreğimde...