Ben bir kelebeğim…
Pervane olmuş dönerim sana. Ne güzelsin ey içimi aydınlatan ışık. Varlığın değildir gözlerimi kör eden. Hem karanlıkta olmayanın ışıkla ne işi olur! Kör olduğumu sananlar, bilmezler sana karanlığımı.
Ey karanlığımın ışığı... Nefes vermek için sarılan ışığım. Korkma beni sana sarılırken kimse görmez. Hiç dünyaya sarılı güneşi gören olmuş mu ki. Beni de; sana sarılmış göremezler ey aydınlığım.
Peki, çok mu uzaktır güneş karanlığa? Elbet değil. Zifiri karanlıktan kurtaran kimdir? Uzak olan mı? Ne de güzel sarmış aydınlığı zifiri karanlığı. Ah nede içine girmiş. Hem içine girmeden nefes vermeden nefes olmadan görünür mü hiç bir şey? Görünmez. Ey uzağın en yakini…
Ne çok koşar; dağları, tepeleri, kalabalıkları, yağmursuz bulutları aşar. Hep karanlığın kucağında sabahlamak için. Ne güzel bir yuva. Kabuk olmayan; hiç içinde olmayanı saramaz. Açılan kollar hiç açılır mı yabancıya? Sarmalayamaz elbet kendinden uzak olan birini kollar. Ey kelebek çarptığın yabancın değildir. Ey kollar sarıldığın en derinde saklındır.
Ey kollar! Beklediğin sendendir. Unutunca açılmaz kollar. Şarkıların, hep kollarında ve başı göğsünde olanadır. Hiç sıcağı olmayana şarkı söylenir mi? Bir şeyler sakladığın kollarında olamaz. En derin saklındır sarıldığın.
Sarılmak istediğin; beklenen bahar, kurak çöllerinde beklediğin yağmurdur ve aşağı sarkıttığın sepetinde ki elmalardır.
Ey sarıldığım; Kabuksuz yaram, Sığındığım huzurum, Kalbimin doktoru.
Ey sarılanım!
Beni üşümekten kurtaranım, dudaklarıma can verenim, kalbimden geçen duyguların istasyonunu.
Ey sarılanım;
Dokunduğun yerlerde savaşlar başlayacak. Ey boğan sarılma. Yarından korkan adamı öldürme. Yarından kaçan adama gelme. Duyguların ağırlığı ile mezarsız bırakma kollarınla. Kefen giydirmeyecek ellerinle, mezara bırakmayacak ellerini çek bedenden.
Sarılma, sarılıp rüzgâr olma şu zayıf fidana. Dokunup, kırıp yarım bırakma.
Ey sarılan!
Noktasıdır bütün şiirlerin; duygular gibi. Ellerinle gayya kuyusuna atma. Mevsimsizliklerin kıyısına bırakma. Savunmasız Şehirlerimi yağmalama.
Ey sarılanım, saranım…
Her şeye rağmen sen yine de sarılıp; etrafıma çemberler ve kutsal sınırlar çiz. En derinlere izler çiz. Sarılıp, kalbimde pınarlar fışkırt ki; susuz duygularıma bir konaklama olsun. Duygular şehri kurulsun. Bütün şehrimin sınırları sen olsun.
Sarıl sarıl…
Nefes alışımı kontrol et,
Yüreğimi sık,
Ruhuma dans ettir.