Kimi sevgiler, rüyalar gibidir. Gözlerin gözleri içindedir kalbin kalbi içindedir ancak ellerin ondan o kadar uzak ki; tıpkı rüyada uyandığın gibi sadece gözyaşları kalır sende. İşte kimi sevgiler böyledir. Her sabah aklın onda olur. Tıpkı uyandığın rüya gibi sadece kalbin ve aklın onda olur yanında olmaz O. Bu sevgilerin, sadece acıları, gözyaşları sana kalır. Gerisi hep senden uzaktır. Bir tebessümle gelen mutlu paylaşımı da çok görür hayat sana. Beraber bir sabah kahvaltısını, akşam bir çay keyfini o kadar çok görür ki; hep yalnız yalnız yer-içersin. Ah çekersin hep İşte.
“Ah ah…” der durursun.
“Heybesinde
keşkeler doludur
bu sevdaların.”
Onu yakından gördüğünde sadece için içini yer ancak. koşup konuşmak istersin belki; ancak öyle yerlere çarparsın ki…
“Önünde taşsız
duvarları vardır
bu sevdaların.”
Duygular parmaklıklar arkasında kalır. Duygular çıkamaz oradan. Her gün geçmeyen günleri sayar… Umudu tükenmiştir. Tek şeyi çaresizliktir. Kavuşmak artık uyuyamayan gözlerdeki rüya. Kalp yaşayan bir ölüdür. Adımlar yaralı bir güvercinin kanatlarındadır. İşte kimi Sevdalar böyledir...
“Kimi sevdalar;
rüya gibidirler
görünmez görünenlerdendir.”
Öyle sıradan biri değildir; O gördüğün. Yalnızca görünenden de ibaret değildir O. Göründü mü; Ay’ın ışığını yanaklarından uzatır, yüzüne aydınlık tebessümleri gelir. Bir daldın mı bu rüyaya; sana gelen sesi; keman ve ney'in kavuşma sesi gibi gelir. Yüksek seste dinlemek istersin gülüşlerini. Çünkü güldü mü karşında; kalp ritimlerin değişir... Kalbini, heyecanlara getirir gülüşleri. Birde baktı mı; en güzelini görürsün. Çünkü Gerçek duyguların izdüşümlerini göz bebeklerinde taşır.
Birde Derunide tükenmez sevdalar biriktirir. Duyulsun istemez her sözü. Derunide sahibine ulaşmayan hayaller, hüzünler saklıdır.
Birde kahvesi vardır bu rüyanın; Öyle bir kahve ki… Kahvenin telvesinde görünen üç vaktin en güzeli var içinde. Hele karşılıklı içmek; yeryüzünün en güzel manzarasına karşı içmektir. Karşısında uykunun içinde uykuya dalar ötelere geçersin. Cennetten de geçersin Yunus gibi;
" bana
seni
gerek
seni" dersin…
Bu öyle gelişi güzel söylenen sözler de değildir. Kararlıdır kalbinin içinden gelen bu sözler. Asıl sözleri söyleten sözlerinin sahibidir. Sahiplenir bu rüya kanayan yaraya, izlere, eskilerine…
Bu sevdaların birde alışılmışlıkları da var; Tıpkı yağmurun toprağa alışmışlığı, çayın bardağa yakışmışlığı, karın Karacadağ’da oluşu, Beşiktaş'ın siyah-beyazala uçuşu, kalemin şiire meyli, uykuların rüyaya, Kulun, Mabuda hayranlığı gibi.
Kimi sevgiler ;
rüyalar gibi
söz dinlemeden gelir.”