Bu dünyada kavuşmaları mümkün olmayan iki aşığın arasında yaşananları dinleyeceğiz. Yaşanan derken belki de hayallerini dinleyeceğiz. Hatta bu dünyadaki mümkün olmayan kavuşmalarının bu dünyadaki birlikteliklerini, mutluluklarını anlatacağız. Belki de gerçekte olmayan kavuşmanın, birlikteliğini.
Şair derki; “ An var an içinde.” Ve şimdi kulak verelim Deruni’ye:
Yeni bir gezegen buldum: “DERUNİ”
DERUNİ: Buldum buldum...
LİLİTH: Ne buldun?
DERUNİ: Seni ve kendimi. Beraber yaşayacağımız yeri buldum.
LİLİTH: Nasıl yani? Başka şehirlere yok yok… Yoksa başka bir ülkeye mi gideceğiz? Yok yok… Ne sen yaparsın böyle bir şey, nede ben. Hem gerçekler de bize izin vermez zaten.
DERUNİ: Dur bi. Hiç biri değil. Hiçbir ülkeye ve şehre gitmeyeceğiz.
LİLİTH: Ama az önce buldum buldum gideceğimiz yeri demiştiniz.
DERUNİ: Evet öyle dedim. Buldum lakin senin söylediklerinden değildir bulduğum. Hem senin söylediklerine asla gidemeyeceğiz. Başka ülkeye, şehre izin vermez gerçekler. Hem ne çabuk unuttun gerçekleri. Biz gerçekte yokuz. Gerçekte birer yabancıyız ikimiz. Gerçekte yalancıyız biz.
LİLİTH: Ee… Peki neyi buldun daha fazla heyecanlandırmadan söyle.
DERUNİ: Tamam söylüyorum. Deruni Gezegeni.
LİLİTH: Orası da neresi? Nasıl bir yer ki?
DERUNİ: Kavuşacağımız, beraber olacağımız bir yer. Burada iki yabancı değiliz birbirimize. Burada; gece- gündüz de yok. Anlayacağın zaman diye bir şey yok. Gece ve gündüzün yerine tek bir şey var; tek bir şey için çarpan iki kalp var.
Deruni gezegeninde yürümek, koşmak, ayrılmak da yok. Çünkü bunlar ayrı mekân, zaman ve varlıkta olurlar. İşte bu gezegende ise bunların hiç biri yok. Burada sadece b(s)en var. Yani anlayacağın burada; yürünecek yollar tek s(b)ana çıkar.
LİLİTH: Daha neler var? Burada başka insanlar da var mı?
DERUNİ: İnsanlar yok. Çünkü hiçbir şeyimizi kimselerle paylaşmak istemem. S(b)en sadece benimsin.
LİLİTH: Peki çocuk da mı olmayacak?
DERUNİ: Evet çocuk da olmayacak. Seni onunla da paylaşmak istemem. Hem bizden çocuk olmaz zaten. Bölünecek bir kalbimiz ve çoğalacak bir birlikteliğimiz yok.
LİLİTH: Başka neler var orda?
DERUNİ: Bitmek tükenmek bilmeyen en uzun yollar, ucu bucağı olmayan mavi denizler, sınırsız gökyüzü var. Bülbüllerin gülleri Gecelerin güneşi, Şairin kalemine fısıldayan ses var.
Burada; mevsimlerden hep “beşinci mevsimdir”. Fırtınalı yağmurlar yok, yalnızca çiseleyen yağmurlar var. Çiçekler baharın gelmesini beklemezler. Gözler turnaların yolunu beklemezler.
Burada bardaktaki çay üşümez.
Derunide yasaklı elmalar yok. Va’dler hiç yok.
Derunideki tek yalan gerçektir.
Derunide yalnızca susmayan kalptir. Burada ki tek leke emanetindir; “aşkın”
Tek yara kabuksuz yaradır. Bu yara da benim tek mülkümdür.
Burası temizdir çünkü “temiz olanlar için her şey temizdir.”
Derunide diller yoktur; yalnızca bir kelime var: “ Sevgi” En güzel acı buradadır; yürek acısı. Yangınlar yalnızca yürek için yanarlar.
LİLİTH: Ne güzel yermiş orası.
DERUNİ: Dur daha bitmedi.
LİLİTH: Ee… Peki, daha ne var ki?
DERUNİ: Ne yok ki… Orada ölüm var.
LİLİTH: O zaman ne farkı kaldı gerçekten? Burada da ölüm var. Hem ben sensizliği olan bir yere niye geleyim?
DERUNİ: Çünkü orda ölüm var. Yani ölen bir kez daha ölmez ki. Sevdiğinden ayrılmaz ki.
LİLİTH: Hadi o zaman oraya gidelim. Madem orda ayrılık yokmuş.