DERUNİ: Ey Hiv yokluğun siyaha boyuyor dünyayı. Sen yokken hep arar duru gözlerim güneşi. Senin yokluğun mavinin üstüne karabulutlar çekiyor. Öyle bir karabulut ki; yağmursuz bir bulut; içe hüzün, soğukluk ve tedirginlik veriyor.
Yokluğun, gri bir hava estiriyor. Bu öyle bir hava ki; sacları, yaprakları okşamaz, bir göçebe yörüğün terk ettiği obada esen rüzgar gibidir. Bütün acıları ve terk edilmişlikleri yüze vurur.
Ey Hiv...
Yokluğun kalbin üstüne dökülmüş bir siyahtır. Öyle bir dökülüş ki öz varlığından acı çeken siyah gibidir. Oysaki göz bebeklerdeki siyah olmaya çalışan bir acıdır.
Yokluğun; sonbaharın yapraklara verdiği renktir bende.
HİV: Bense yokluğumun sende gökkuşağı açtığını sanırdım.
DERUNİ: Ey Hiv, sen kendini bilirsin. Beni bilmezsin ki. Ancak sende bir ben, bende bir sen var. Keşke bunu bilsen. Bundandır senin yokluğunun acı vermesidir; bendeki varlığın. Yokluğun hücreye atar gökyüzümü
Yokluğun yolu bitmiş bir yolcu eder
Yokluğun çansız kilise, ezansız minaredir.
Yokluğun aşksız bir Erostur.
Yokluğun karacadağ'ın şubat ayıdır.
Yokluğun elleri havada kalan bir yürektir bende.
Yokluğun bir hastanın bitmeyen gecesidir.
Yokluğun bir bilgenin yuvasızlığı gibidir bende.
Yokluğun boğazımı boğan bir ip.
Yokluğun sineme vurulmuş bir hançer.
Ey Hiv, yokluğun mevsimsiz bırakır beni. Deruni de; ne bir güneş doğar ne de bir kar yağar. Bahçeler renksizdir burada; bütün renkleri yanına aldın.
Kuşlar uçmaz, bülbüller ötmez oldu; kanatları ve ötüşleri yok oldu. Yokluğunla.
Anneler beşiksiz kaldı; ciğerparelerini aldın. Uyur oldu yokluğunla anneler.
Ey uyku kaçıran güzel…
Ne de güzel sabahlatırdın, karanlık geceleri. Sabahlara dek varlığın gecelerde sarmalardı beni.
Kırmızıya boyatırdın gece bahçelerimi. Gözlerde şimşekler çaksa da hemen koşardın en güzeline; gökkuşağını çizdirirdin. Daha uykudayken güneş; Sense Kutsatırdın sanki beni; ilk ışıklarınla. Ne de cömerttin en büyükten bile.
Ne de cömerttin ey
Gözlerin uykusuzluktan kırılırken, bedenin halsizlikle kıvranırken, ciğerparen ağlarken; görmezdin onları.
Yokluğun mabetsiz bıraktı. İbrahim gibi arayışlara saldı. Yakup gibi kör etti.
Yokluğun hallacı Mansur eyledi; kendimde ara oldum seni.
Yokluğun yine de ne güzel şey; mağaraya yolcu etti beni.
Varlığın Deruni 'de en kutsal. Yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor. Yokluğun varlığın kadar önemli, varlığım kadar var. Mecnun olmayan Leyla'yı görmez. Leyla'sı olmayanın yokluğu da olmaz.
Yokluğun Aziz Petrus'u Roma'dan kaçıran sebep değil onu Roma'ya döndüren sebeptir bende. 15%'>Yokluğun yine de ne güzel şey; mağaraya yolcu etti beni.
Varlığın Deruni ’de en kutsal. Yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor. Yokluğun varlığın kadar önemli, varlığım kadar var. Mecnun olmayan Leyla’yı görmez. Leyla’sı olmayanın yokluğu da olmaz.
Yokluğun Aziz Petrus’u Roma’dan kaçıran sebep değil onu Roma’ya döndüren sebeptir bende.